Bıldırcın eti ile kudret helvası

Ethem Bey: “Bakara Sûresi 57. ve Taha Sûresi 80. âyetilerinde geçen ‘üzerlerinize bıldırcın eti ile kudret helvası indirdik’ cümlesini açıklar mısınız?”

Hazret-i Musa (as) İsrail oğullarını Mısır’dan çıkarıp Tîh Çölüne getirince burada konakladı. İsrail oğullarının yiyecek ve içecekleri yoktu. Her türlü ihtiyaçları bakımından Hazret-i Musa’ya bağımlı bulunmaktaydılar. Hazret-i Musa (as) onlardan emirlerine harfiyen uyacaklarına dair kesin söz aldı. Bunun üzerine asasını taşa vurdu. Taştan on iki kabile için on iki gözlü pınar fışkırdı. Sudan kana kana içtiler. Güneşin yakıcı sıcağına karşı ince bir bulut gölge oldu. Belirli zamanlarda gökyüzünden kudret helvası ve bıldırcın eti indi.

Fakat İsrail oğulları nankör ve doymak bilmeyen bir milletti. Bıldırcın kuşlarına bakarlar, iyi besili ise alırlar, zayıf ise serbest bırakırlardı. Az sonra Hazret-i Musa’dan daha farklı yiyecek istemeye başladılar. “Biz Mısır’da iken balık, hıyar, kavun, karpuz, pırasa, soğan, sarımsak yerdik” dediler. İsrail oğullarının bu bitmek bilmeyen istekleri ve aç gözlülükleri Hazret-i Mûsâ’yı çok üzüyordu.

Bahsettiğiniz âyetler bu olaylardan bahseder. Âyetlerin devamında İsrail oğullarının bu nankörlük ve küstahlıklarına karşı “Yoksulluk ve düşkünlük damgası vurulduğu ve Allah’ın gazabına uğradıkları”1 kaydedilir.

Risâle-i Nur’da, Hazret-i Musa’nın (as) on iki gözlü su fışkırtan asa mu’cizesinden haber veren Kur’ân’ın yerin altında depo edilmiş olan rahmet hazinelerine dikkat çektiği beyan edilir. Risâle-i Nur’a göre, bu âyetler insanlığa çok ileri bir ufuk çiziyor. İnsanlık Kur’ân’ı dinlerse yerin altında İlâhî kudretçe hazırlanmış olan birçok cevhere ve madene ulaşabilecektir.2

OKU:   İsrailoğullarının hırsı

Yine Risâle-i Nur’da, Hazret-i Musa’nın (as) asasına karşı “taşların” on iki gözlü su akıttığından hareketle, insanoğlunun Allah’ın emirlerine karşı taştan daha da katı olduklarına dikkat çekilir.3

Risâle-i Nur’a göre, Allah’ın her baharda ve yazda yeryüzünün kalbine indirdiği haddi ve hesabı olmayan “gıda, yemiş, meyve, yiyecek, sebze” unvanlı “Cennet Helvaları”, Tih Çölünde İsrail oğullarına inen kudret helvalarından aşağı değildir ve bütün bu nimetler insanoğlunu şükre ve Allah’ı tanımaya dâvet eder. İnsan, helvalı şeker fabrikası ve ballı şurup makinesi hükmünde bulunan üzüme, sert kabuklu cevize ve bunların yeryüzündeki sayısız emsâline ve sair tatlı tanecikli meyvelere bakmalı ve “Bunları böyle yapan, elbette bu kâinatı yaratan Zat olabilir!” demeli; Allah’ı tanımalı ve şükretmelidir.4

Dipnotlar:

1- Bakara Sûresi, 2/47-61; A’râf Sûresi, 159-162; Tâhâ Sûresi, 20/77-98
2- Sözler, s. 231
3- Sözler, s. 227
4- Şuâlar, s. 144

Benzer konuda makaleler:

OKU:   Hile-i Şer'iye nedir?

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir