İsrailoğullarının vahiyle imtihanı

Nurettin Tokdemir: “Sözler s. 366’da geçen, İsrailoğullarının oğullarını kesip kadın ve kızlarını hayatta bırakan hangi Firavun’dur? Burada tefsiri yapılan İsra 4. âyette İsrailoğullarının iki kere fesad çıkaracağı meselesi nedir? Bu âyetin izahı.”

İsrailoğulları Mısır’da Firavunlar zamanında hayli zulme uğramışlar; fakat kendilerini Firavun’un zulmünden kurtaran ve müstakil bir kimlik giydiren başta Hazret-i Musa (as) olmak üzere Peygamberlere ve temelde, vahye karşı hiçbir vefa göstermemişlerdir.

İsrailoğullarının bu gün de savaşı vahye ve insanlığın ortak değerlerine karşı devam ediyor.

FİRAVUN’UN KORKTUĞU BAŞINA GELİYOR

Yirmi Beşinci Söz’de Kur’ân’ın îcâzına örnek olarak verilen âyetlerden birisi olan Bakara Sûresinin 49. âyetinde Cenâb-ı Hak: “Hani, sizi azabın en kötüsüne uğratan, kadınlarınızı sağ bırakıp, oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden kurtarmıştık.” buyuruyor.

Bilindiği gibi Mısır tarihinde Mısır’ı yöneten krallara Firavun deniyordu. Hazret-i Yusuf’u (as) Mısır’a aziz yapan da, Hazret-i Yakub (as) ailesini Mısır’da en güzel topraklara yerleştiren de, sonraki yıllarda Mısır’da yayılıp çoğalan İsrailoğullarını köleleştiren ve en ağır işlerde çalıştıran da Firavunlardır.

Firavun II. Ramses bir rüya üzerine o günün kâhinlerinden, İsrailoğullarından bir erkek çocuğun kendi saltanatını yıkacağı bilgisini alıyor. Ve artık İsrailoğullarına zulüm üstüne zulüm yapıyor. Doğan kız çocuklarının bırakılmasını, erkek çocuklarının kesilmesini emrediyor. Gerisi malûm.

II. Ramses’in korktuğu başına geliyor. Hazret-i Musa’ya (as) karşı savaşıyor ve nihayet Kızıldeniz’den Hazret-i Musa’nın geçtiği yerden geçmek isterken deniz kavuşuyor. Sol elindeki kalkanını denizin dalgasına doğru tutan II. Ramses, dalgayı durduramayınca son nefesinde can havliyle, “İsrailoğulları’nın iman ettiğinden başka hiçbir ilâh olmadığına inandım. Ben de Müslümanlardandım”1 diyor.

OKU:   Musîbetler bizimle konuşur

Cenâb-ı Hak da ona: “Şimdi mi iman ettin? Oysa önce isyan etmiş ve fesatçılardan olmuştun!”2 buyuruyor. Ve ardından Allah: “Biz de bugün senin bedenini kurtaracağız. Ta ki arkandan geleceklere ibret olsun.”3 buyurarak son nefeste imanın makbul olmadığını, sadece bedene necat vermeye yeteceğini bildiriyor.

Bediüzzaman, burada ilginç bir anekdot da geçiyor: “Firavun zamanında yapılan bir hâdise ünvânıyla, Yahudî milletinin ekser memleketlerde her asırda mâruz olduğu müteaddit katliâmları, kadın ve kızları hayat-ı beşeriye-i sefîhânede oynadıkları rolü ifade eder.”4

İSRAİLOĞULLARININ İKİ FESADI

Bediüzzaman’ın aynı sayfada tefsir ettiği âyetlerin birisi de İsra Sûresi 4. âyettir. Bu âyette mealen: “Biz, Tevrat’ta İsrailoğullarına, ‘Yeryüzünde muhakkak iki defa fesat çıkaracaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz’ diye bildirdik.” buyuruluyor.

Tarih boyunca İsrailoğullarının fitne ve fesatlardan ellerini çekmedikleri zaten görülüyor. Meselâ: Hazret-i Musa’ya (as) ve Hazret-i Davud’a (as) yer yer isyan etmişler; şerlerinden bir ağaç kovuğuna saklanan Hazret-i Şa’ya’yı (as) ağaç ile birlikte kesmişler; Hazret-i Ermiya’yı (as) hapsetmişler; Hazret-i Yahya’yı (as) öldürmüşler ve nihayet Hazret-i İsa’yı (as) çarmıha gererek öldürmeye kalkışmışlardır.

Bediüzzaman ise şu son asırda dünyayı sarsan iki fesatlarından haber veriyor:

1- Fakirleri zenginlerle çarpıştıran faiz belasını dünyanın başına sarmaları.

2- Zulüm gördükleri galip devletlerden intikam almak için her nevî fesat komitelerine karışmaları ve her nevi ihtilâle parmak karıştırmaları.5

OKU:   Kabir hayatı

Dipnotlar:

1- Yunus Sûresi: 90.
2- Yunus Sûresi: 91.
3- Yunus Sûresi: 92.
4- Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1994, s. 366.
5- Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1994, s. 366.

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir