Kur´ân kampanyasında dalga dalga heyecan

Gölcük’ten Asuman hanım: “Gazetemizin verdiği cüz cüz Kur’ân hediyeleri bir çok kişiyi Kur’ân ile buluşturdu. Çok hayırlı bir hizmet oldu. Sebep olanlardan ve ilgililerden Allah razı olsun. Şimdi de meâl ve Hac VCD’leri çok anlamlı. Hacca giden kardeşlerimize bir tavsiyem var, gazeteden duyurulursa memnun olurum: Verilen cüz cüz Kur’ân-ı Kerim seti hacda çok ihtiyaç oluyor. Cüz setini hacca götürsünler, orada Kur’ân’ı cüzden takip etmek çok daha kolay olacaktır.”

Şu günlerde Yeni Asya canibinde, okuyucusunda, yazarında, yönetiminde dalga dalga yayılan bir heyecan yaşanıyor: İnsanları Kur’ân ile buluşturma heyecanı. İnsanlara Allah kelâmını ulaştırma heyecanı. Dün cüzlerle; Bu gün Kur’ân’ın o yüce meâl ve mânâsıyla; Ve Kur’ân’ın önemli emirlerinden hac ibadetini işleyip haccı sevdiren ve haccı öğreten vcd’lerle;

Bu heyecana melekler şahit. Sema ehli şahit. Yer ehli şahit. İnsanlar şahit. Allah şahit. Heyecanların en müstesnası. Bu heyecan yarın rûz-u mahşerde birer yüz akı olarak, birer nur olarak, birer aydınlık olarak, birer af direği olarak, birer şefaat sütunu olarak inşallah geri dönecek. Allah böyle şanlı heyecanların sayısını artırsın. Amin.

Peygamber Efendimiz (asm), “Bir adamın seninle imana gelmesi, sana sahra dolusu kırmızı koyunlardan daha hayırlıdır”1 buyuruyor ya. Bir adamın, senin elinle Kur’ân’a ulaşması; Bir adamın senin elinle konuştuğu dilde Allah kelâmına ulaşması; Bir adamın senin elinle ana dilinde Allah sözüne ulaşması Allah katında ne kadar değerlidir, tahminine imkân var mı?

OKU:   Mutluluğu şükre çevirmeli

Bu gün kampanyanın birinci günü olmakla beraber, vakit geçmiş değil. Bu gün, şu an, şu satırları okuduğumuz dakikada bile, ulaşmadığımız bir çok kişiye ulaşma imkânımız muhakkak vardır; bir gözden geçirelim. Şuna söylemedim, ama o zaten almaz, demeyelim. Onun adına karar vermeyelim. Biz söyleyelim, kararını o versin. Evet veya hayır. İki türlü cevabı var bunun. Hayır cevabının bize mahşerde mesuliyet getirmeyeceğini, fakat ona tanıtım yapmamamızın bize mesuliyet getireceğini bilmemiz yeter. Biz tanıtım yaptığımızda mesuliyetten kurtuluyoruz. Bu, bizim için hiç de azımsanacak bir sonuç değil.

Dün Kur’ân cüzlerini veren Yeni Asya, bu gün Kur’ân’ın meâl ve mânâsını veriyor. Meâl ve mânâ ayrı bir öneme sahip. Onda Kur’ân’ın âyetlerini, Kur’ân’ın haberlerini, Kur’ân’ın mesajlarını kavrama imkânımız var. Açıyorsun; okuyorsun. Doğrudan ve ana dilinle Allah’ın huzurundasın! Allah’ın bize ne dediğini, bizden ne istediğini, bize neyi emrettiğini, neyi yasakladığını kavramak, Allah’ı anlamak, tabir caizse, Allah ile ana dilimizle konuşmak bu meâl ile mümkün hale geliyor.

Allah’ı anlamaya, O’nu kendi kelâmıyla bilmeye öylesine ihtiyacımız var ki; Bize gönderdiği mesaj hangi haberleri ihtiva ediyor? Rızası nelerdedir? Bizi, Kendisini ve kâinâtı nasıl tanıtıyor? Bizim için nasıl bir hayat yolu çiziyor? Hayat nedir? Ölüm nedir? Varlık nedir? Ahiret nedir? Ben neyim ve kimim? Bütün bilinmeyenleri, yaratılanla ilgili bütün merak ettiklerimizi, kâinâtın bütün gerçek hikmetini doğru olarak ve kaynağından, Yaratıcı’dan, Yaratıcı’nın kitabından okuyup anlama imkânına kavuşmak dünyanın en mutlu işi, en önemli imkânı. Bu imkâna okuyucusunu kavuşturan Yeni Asya’ya ve sevdiklerini tanıştıran Yeni Asya okuyucusuna binler teşekkürler.

OKU:   Beşer aklı Kur’an’ı ne zaman kabul eder?

Gölcük’ten Asuman hanımın teklifine katılmamak elde değil. Elbette verilen cüzler taşıma ve okuma kolaylığı nedeniyle hacca da götürülebilir, gittiğimiz her yere çantamızda taşıyıp o günkü cüzümüzü de okuyabiliriz. O günkü feyzimizi zengin biçimde alma imkânına böylece kolaylıkla kavuşmuş oluruz. Allah, nurunu ve feyzini üzerimizden eksik etmesin. Âmin.

Dipnot:

1- Bediüzzaman, Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 191

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir