Kur’ân kampanyasında dalga dalga heyecan

Asuman Hanım: “Gazetemizin verdiği Kur’ân hediyesi birçok kişiyi Kur’ân ile buluşturdu. Çok hayırlı bir hizmet oldu. Sebep olanlardan ve ilgililerden Allah razı olsun.”

Şu günlerde Yeni Asya canibinde, okuyucusundan yazarına, yönetiminden işçisine ve memuruna dalga dalga yayılan bir heyecan yaşanıyor: İnsanları Kur’ân ile buluşturma heyecanı. İnsanlara Allah kelâmını ulaştırma heyecanı.

Yeni Asya Kur’ân üstüne Kur’ân vermeye devam ediyor.

Bu heyecana melekler şahit. Sema ehli şahit. Yer ehli şahit. İnsanlar şahit. Allah şahit.
Heyecanların en müstesnası, en eşsizi!

Bu heyecan yarın rûzi mahşerde birer yüz akı olarak, birer nur olarak inşâallah elimizden tutacak; biliyor musunuz?
Allah böyle anlı şanlı heyecanlarımızın sayısını arttırsın. Âmin.

Peygamber Efendimiz (asm), “Bir adamın seninle imana gelmesi, sana sahra dolusu kırmızı koyundan daha hayırlıdır.” 1  buyuruyor.
Keza Resûlullah (asm) bir diğer hadislerinde: “Bir cemaat Allah’ın evlerinden bir evde toplanır, Allah’ın Kitabını okur ve aralarında müzakere ve ders yaparlarsa üzerlerine sekînet iner, onları Allah’ın rahmeti kaplar, çevrelerini melekler kuşatır ve Allah (cc) onları kendi katındaki razı olduğu kulları arasında zikreder”  2  buyuruyor.

Kur’ân bizim her şeyimiz.
Biz; mü’minler olarak duâyı, ilmi, hikmeti, zikri, fikri, tefekkürü, tezekkürü, namazı, niyazı, ibadeti, tevazuu, emri, dâveti, dini, diyaneti… Kısacası ne kadar maddî ve manevî değerimiz varsa hepsini Kur’ân’dan aldık. 3
Şu halde, Kur’ân üzerinde titremek bizim her şeyden önce imanımızın gereğidir.

OKU:   Bediüzzaman’a göre Ramazan ve Kur’ân

Bir adamın, senin elinle Kur’ân’a ulaşması, bir adamın senin elinle Allah kelâmına ulaşması, bir adamın senin elinle Allah sözüne ulaşması Allah katında ne kadar değerlidir, tahminine imkân var mı?

Öyleyse, henüz vakit geçmiş değil.
Bu gün, şu an, şu satırları okuduğumuz dakikada bile, ulaşmadığımız birçok kişiye ulaşma imkânımız muhakkak vardır; bir gözden geçirelim.

Şuna söylemedim, ama o zaten almaz, demeyelim.
Onun adına karar vermeyelim.
Biz söyleyelim, kararını o versin.
Evet veya hayır! İki türlü cevabı var bunun.

“Hayır!” cevabının bize mahşerde mesuliyet getirmeyeceğini, fakat ona tanıtım yapmada ihmalimiz olursa bize mesuliyet getireceğini bilmemiz yeter.
Yarın rûzi mahşerde hiç ummadığımız komşumuz veya akrabamız, “Bana Kur’ân’ı neden getirmedin?” diyebilir ve bizi mahcup edebilir.
Alsın, almasın; biz tanıtım yaptığımızda mesuliyetten kurtuluyoruz.
Yarın yüzümüz ak oluyor!

Bu, bizim için hiç de azımsanacak bir sonuç değil.
Şu an Bozyazı’dayım.
Bozyazı ilçesi çalışmalarını hızlandırmış. Gazete abone sayısını yüzde yedi yüz arttırmış. Altıdan kırka çıkarmış.
“Çoğunluğu da kalıcı aboneler inşâallah” diyor Bozyazı’da abone için çalışan Ahmet Yıldırım.
Cenâbı Hak kendisine yedi yüz kat sevap ve bereket lütfetsin.

Yeni Asya’nın aboneleri dikkatli, titiz, bilinçli ve sorgulayan okuyucular. Beylere gazeteyi evlerine götürmelerini ısrarla tavsiye ediyor Ahmet Ağabey. Çünkü Yeni Asya’nın evlerde hanımlar tarafından daha çok ve daha esaslı okunduğundan emin.

Meselâ bir Havva Hanımdan bahsetti. Önceleri gazete beyine ücretsiz ilçe fonundan başlatılmış. Bir süre bırakınca kestik diyor. Ardından evin hanımı Havva Hanım, “Benim gazetemi kesmeyin! Beyimle konuşun ve gazetemi getirin.” demiş.

OKU:   Kur´ân-ı Kerîm´in içerisindeki sıralama

Biz de gazetesini vermeye devam ettik, diyor.
Tebrikler Bozyazı!
Şu an böyle tebriki hak eden nice il ve ilçe var!
Tebrikler bütün il ve ilçelerin Yeni Asya okuyucuları!

Dipnotlar:

1 Bediüzzaman, Sikkei Tasdiki Gaybi, 191.
2 Müslim.
3 Sözler, s. 331.

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir