Lâfını kurşun sayma, bin düşün bir söyle

Pınar Hanım: “Ölümüne yemin eden birisi yemininden dönmek isteyince ne yapması lâzım? Ne kefaret ödeyecek? Kefareti ödeyince önceden verdiği şart ona bir uğursuzluk getirir mi?”

YEMİNLERİMİZDEKİ BOŞ LÂFLAR

Kızgınlık halinde gözümüz hiçbir şeyi görmüyor, gözümüzü karartıyoruz. Ağzımızdan çıkan lâflar birer kurşun gibi yüreğimize saplanıyor. Olan bize oluyor.

Sonradan bu lâfların açtığı hasarı telâfi etmek kolay olmuyor.

Baştan düşünerek konuşsak… Dilimizi kurşun yerine kullanmasak… Ne kendimize, ne başkasına sözlerimizle tokat vurmasak… Bin düşünüp bir söylesek…

Daha doğru olmaz mı?

Neyse ki, Allah affedicidir. Hatalarımızı örtüyor. Gaflarımızı yok sayıyor. Kusurlarımıza telâfi imkânları tanıyor.

Yeminini bozmak isteyen birisi, kefaretini öder ve yeminini bozar. Esasen yeminiyle mubah bir işi kendisine haram kılmışsa, yeminini bozması kendisi için iyi olur. Yeminiyle faziletli bir işi kendisine haram kılmışsa yeminini derhal bozması vacip olur. Yeminiyle farz veya vacip bir işi kendisine haram kılmışsa, yeminini derhal bozması farz olur.

Yemininde ölüm şartı gibi lâflar etmişse bile kefaretini ödeyince artık bu şart geçersiz olur. Bu şart boş lâftan ibaret kalır. Kur’ân boş lâfı “lağv” diye ifade ediyor. Boş lâfla ilgili olarak da şöyle buyuruyor:

“Allah Teâlâ sizleri yeminlerinizdeki lağıvden dolayı sorumlu tutmaz.”1

AFFEDİLİRSE OLUMSUZ ŞART HÜKÜMDEN KALKAR

Boş lâfı yemin konusu yaptığı için tövbe eder.

OKU:   Hastaya ciddi bir hastalığını söylemek doğru mu?

Tövbe edince, inşallah affedilir. Affedilince de inşallah olumsuz şart hükümden kalkar. Böylece de artık kendi lağvı dolayısıyla herhangi bir uğursuzluktan korkmasına gerek kalmaz. Çünkü affedilmiştir.

Yeminin kefaretini âyetin devamı şöyle hükme bağlıyor:

“Bunun da kefareti orta derecesinden on fakiri doyurmak yahut giydirmek yahut bir köle azat etmektir, bunlara gücü yetmeyen üç gün oruç tutar. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin kefareti budur. Bununla beraber yeminlerinizi gözetin. Allah size âyetlerini böyle beyan ediyor ki şükredesiniz.”2

Demek bir yeminin kefareti için öncelikle on fakiri doyurmak veya on fakiri giydirmek gerekiyor.

Buna güç yetiremeyen kimse ise, günümüzde köle bulunmadığına göre, 3 gün oruç tutabiliyor.

Oruç tutacak sıhhati yoksa…

Seyfettin Öner: “Üzerinde yemin kefareti bulunan birisi, oruç tutacak sıhhati olmadığında bu kefareti nasıl öder?”

Yeminin kefareti oruçtan başka ibadetlerle de ödeniyor.

Elhamdülillah Rabbimiz yüce kitabında çözüm üstüne çözümler sunmuş.

Yukarıda zikrettiğimiz âyet elimizden tutuyor.

Yani oruç en son çözümdür.

Daha önce ilk sırada on fakiri orta dereceden olarak doyurmak veya giydirmek vardır.

Bu olmazsa ikinci sırada bir köleyi satın alıp hürriyetine kavuşturmak vardır. Elhamdülillah ki asrımızda köle bulunmuyor. Köle meselesini İslâmiyet çok öncesinden halletmiş. Öyle bir sistem getirmiş ki, köleliği kökünden kazımış; herkesi hür insanlar yapmış.

Bu da olmaz ise üçüncü sırada üç gün oruç tutmak vardır.

OKU:   Selâmlaşmayı ihmal etmeyelim

Sizin ihtiyacınız olan çözümü âyet birinci sırada gösteriyor.

Allah kabul etsin. Âmin.

Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi: 225; Maide Sûresi: 89.
2- Maide Sûresi: 89.

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir