Ankara’dan okuyucumuz: *“Her geçen gün ömrümüzden eksiliyor. Zamanın gidişâtına baktığımızda günlerin çok çabuk geçtiğini görüyoruz. Bu nedenle zamanın su gibi geçmesini ahir zaman alâmeti olarak görebilir miyiz?”
Dünya durmuyor, şiddetle dönüyor. Ömür durmuyor, hızla ilerliyor. Dünya hayatı, yerini sür’atle âhiret hayatına terk ediyor. Fakat, zamanın gidişâtı fizikî olarak eskiden de aynı ölçülerde idi. Eskiden de bir gün yirmi dört saat, bir sene on iki aydan ibâretti. Her seneyi insanlar yaş için bir ölçü birimi olarak algılıyorlardı. Şimdi de öyle. Şüphesiz günümüzde koşuşturma arttı. Hayatın akış hızı şiddetlendi. Renk ve zevk tercihleri farklılaştı ve görenek belâsıyla ihtiyaçlar arttı. Tüm bunlar peşinde ömrümüzü tüketiyoruz. Zaten eskiye nazaran ömrümüz de kısa.
Görenek belâsı ile ihtiyaçların artması âhir zaman alâmeti sayılabilir. Fakat esas olan haramlara girmemek ve âhiret hazırlığını yavaşlatmamaktır. Biz bu hızda yaşarken de kendimizi ebedî âhirete hazırlamakla görevliyiz.
Benzer konuda makaleler:
- Nefsin, kalbin ve aklın zevkleri
- İnsanın nefsi, kalbi ve aklı
- Nefiste rahmaniyet cilvesi
- Nefsin Rahmaniyet Cilveleri
- Nefsin, Kalbin nimetlenmesi ve Aklın zevk alması
- Hazreti Adem ve Irklar
- Irklar, renkler ve insanlık
- Tesettür çarşaftan ibaret mi?
- Mânâ ile bütünleşen kelimeler
- İmanı korumak gayret ister
- Kadınların kendi aralarında giyim ölçüsü nedir?
- Dünyayı ne kadar sevebiliriz
- Cömertliğin yolu zekâttan geçer
- Cennette ibâdet
- Mehdi ve Deccal hakkında