Fitne ve felâketlerde sorumluluklarımız

Akhisar’dan İhsan Erdoğan: “Ülkemiz ve âlem-i İslâm üzerindeki fitne ve faciaların sona ermesi için her gece teheccüt namazından sonra duâ etme kararı aldık. Ne okuyalım?

İstanbul’dan Şinasi Kapaklıkaya: “İmam sabah namazında selâm verdikten sonra Şafiî bir arkadaş secde yapıyor. Neden secde yapıyor; secde yapması gerekir mi?”

FELAKETLER EKSİK OLMAMIŞTIR

Âlem-i İslâm üzerindeki fitneler Asr-ı Saadet de dahil olmak üzere o gün bu gündür, hiç eksik olmamıştır. Zor zamanlarda Peygamber Efendimiz’in (asm), ümmetine tavsiyesi kunut duâsı okumak olmuştur. Kunut duâsında mazlûm Müslümanlar için duâ, Allah’a iltica; zalimler ve kâfirler güruhu için de bedduâ vardır. Hicretin dördüncü senesinde Reci’de on; Bi’r-i Maune’de ise sırf tebliğ ve irşatta görevli yetmiş sahabi tuzağa düşürülüp hunharca şehit ediliyor. Peygamber Efendimiz (asm) bu duruma çok üzülüyor ve bir ay boyunca bütün namazlarda Kunut duâsı okuyarak söz konusu sahabileri katledenlere bedduâ ediyor. O günden sonra ümmet için namazlarda Kunut duâsı okumak sünnet oluyor. Çünkü İslâm ümmetinin üzerinden kıyamete kadar facialar ve felâketler eksik olmayacağından, ümmet için bir iltica kapısı olarak kunut duâsı kapısı hep açık tutuluyor.

Nitekim olağan zamanlarda bile Şafiî ve Hanbeli Mezheplerine göre sabah namazının farzının ikinci rekâtında rükûdan doğrulduktan sonra Kunut duâsı okumak sünnettir; Malikilere göre müstehaptır. Hanefilere göre ise vitir namazında Kunut duâsı okumak vaciptir. Olağanüstü fitne ve felâket zamanlarında ise dört mezhebe göre de imam ile kılınan sabah namazında Kunut duâsı okumak sünnettir. Böyle zamanlarda Şafiilere göre bütün namazlarda Kunut duâsı okunabilir. Kunut Duâsını Hanefîler fiilen her vitir namazında vacip olarak okuyorlar; Şafiiler, Hanbeliler ve Malikiler de her sabah namazında okuyorlar.

OKU:   Tesbihatta şerlerden istiâze bölümü

FELÂKETLERDEN ALLAH’A İLTİCA İÇİN

Bulunduğumuz mezhepte mutad olarak okuduğumuz Kunut duâlarını okumaya devam etmemiz, ümmetçe içerisine düşürüldüğümüz fitne ve felâketlerden Allah’a sığınma olarak inşallah kâfidir zannediyorum. Namazda uyduğumuz imam kendi mezhebinde hangi namaz içinde Kunut duâsı okuyorsa biz de okumalıyız. Yani Hanefi bir Müslüman Şafiî bir imama Sabah namazında uyduğunda, rükûdan sonra imamla birlikte ellerini açıp Kunut duâsı okuyabilir. Bu kendi mezhebiyle çelişmez. Sehiv secdesi yapmasına da gerek yoktur.

Şafiî bir Müslüman Hanefi bir imama vitir namazında uyduğunda ise, üçüncü rekâtta imamla birlikte Kunut duâsı okuyabilir. Bu durumda sehiv secdesi yapmasına gerek olmadığı gibi, imamdan ayrılıp kendisi kunutsuz olarak namaza devam etmesine de gerek yoktur. Esasen, Müslüman uyduğu imamın mezhebiyle namazını kılabilir. Bunda hiçbir sakınca yoktur. Sehiv secdesi de yapmaz.

VAZİFELERİMİZİ GÖZDEN GEÇİRELİM

Mezheplerde zaten var olan Kunut duâsına kanaat etmeyip, bir Kunut duâsı furyası çıkarmamız zihinleri karıştırabilir. Keza teheccüt namazlarından sonra duâ okuma meselesini kampanyaya çevirmemiz meseleyi işportaya düşürebilir, aslî vazifemizi ihmale sebep olabilir.

Elbette teheccüt namazları güçlü bir sünnettir. Bu namazı geceleyin kılarak ellerimizi açıp bildiğimiz her türlü duâyı yapabiliriz. Yapmalıyız da. Salât-ı Tefriciye, Sekine, Tahmidiye, Cevşen gibi nice duâları bu çerçevede periyodik bir şekilde –mübalâğa da etmeden- okuyabiliriz.

Mübalâğadan sakınmalıyız. Çünkü aynı ilticalar dengeli ve öz bir biçimde namaz tesbihatımızda da mevcuttur. İhtiyarî duâda mübalâğa yapıp, tarikat-ı Muhammediyenin evradı olduğundan sünnet olan namaz tesbihatımızı ihmal etmek veya farz-ı ayn cihad vazifemiz için tefeyyüz kaynağımız olan Risale okumalarımızı gevşetmek, bu noktada affedilir cinsten hatalar olmaz.

OKU:   Namazın rükünleri

VEBALİN NEDİR, HİÇ DÜŞÜNDÜN MÜ?

Unutmayalım ki, bir çok fitne ve felâketin, namaz gibi, zekât gibi, ibadet ve duâ gibi, kardeşlik, uhuvvet ve muhabbet gibi, ittihat ve tesanüt gibi temel vazifelerimizi ümmetçe ihmal ettiğimiz için kefaret olarak kapımızı çaldığı ve yakamızdan gitmediği bir vakıadır. Öyleyse vazifemize ve hizmetimize dönmemiz ve ihmal ettiklerimiz varsa gözden geçirip o noktalara tahşidat yapmamız en iyisi olacaktır.

Meselâ ben kendime şunu sormalıyım: Bu gün kaç sayfa Risale okudun? Ümmetin içinde bulunduğu felâkette, senin az Risale okuyuşunun payı var mıdır; vebalini hiç düşündün mü?

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir