Depremi imanla okumak

İstanbul’dan Ergin Boz: “Hz. Ömer’in (ra) halifeliği döneminde bir deprem oldu. Halk çok korkmuştu. Depremden sonra Hz. Ömer (ra) halkı topladı. Minbere çıkıp, hutbe okudu. Hutbede şu hadis-i şerifi nakletti: “Yerin zelzelesi iki şeyden olur: 1. Zinanın çoğalmasından. 2. Zulmün artmasından…” bunu nasıl anlamak lâzım?”

DİN İLE İLİM ÇELİŞMEZ   

Biz Müslümanlar depremi de, her türlü semavî afeti de, düşüp burnumuzun kanamasını da imanla okuyoruz. Dinsizce veya ateistçe okumuyoruz. Bu bizim imanımızın bir şiarıdır. Müslüman olduğumuzun da göstergesidir. Aksi takdirde dinsiz ve imansız bir okuma bizi vasfetmediği gibi, gerçekleri ifade etmekten de, bize huzur vermekten de uzaktır.

Din ile ilim çelişir mi? İman etmek ile tedbir almak birbirine tezat mıdır?

Hayır! Ne din ile ilim çelişir! Ne iman etmekle tedbir almak birbirine tezattır!

Meselâ rasathane kurmak ve göklerin ve yerlerin hareketlerini gözlemlemek, sismik araştırmalar yapmak, fay hareketlerini izlemek, fayların karakterine göre bazı tesbitlerde ve hatta tahminlerde bulunmak, önlenebilecek facialar varsa insanları erkenden uyarmak, insanları tedbir almaya çağırmak, depremden korunmak için insanları evini sağlam yapmaya ve malzemeden çalmamaya dâvet etmek dinsizce işler değildir. Dine inanmak bunları yapmaya engel değildir. Bilâkis İslâmiyet bunları emreder. Ve bunlar yapılmadığında sorumluluğu Allah’a değil, insana verir.

Gerçekleri doğru görmek için bilim insanlarının dinsiz olması veya dindar insanların bilimi dışlaması gerekmiyor. Bu ayırım son yüzyıla mahsus gerçek dışı bir algı olarak tarihe geçecektir.

OKU:   Kur´ân´da beş temel emir

DÜŞÜNCELERİMİZ MADDEYİ ETKİLİYOR  

Ahlâkî veya gayr-i ahlâkî yaşayışımızın, müsbet veya menfi duruşumuzun, kavgalarımızın, savaşlarımızın, zulümlerimizin, adaletimizin, merhametimizin, iyiliklerimizin, kötülüklerimizin maddeye, suya, yeryüzüne, fay hattına kadar inen bir derinlikle etki ettiğini bilim önyargısız bir okumayla şimdilerde keşfetmeye başladı. Ancak her şeyi maddede arayan kör gözlü ateist felsefe bunu anlamaz.

Tokyo’da bulunan Hado Enstitüsü’nün başkanı Dr. Masaru Emoto’nun yaptığı su deneyi, dinsiz yaklaşımın ezberini bozdu. Suyun moleküler yapısını ve bu yapıyı etkileyen etkenleri inceleyen Dr. Emoto, suya zihnî birçok uyarıcılar uyguladı. Ve bunları mikroskoplu kamerayla fotoğrafladı. Önce içine bilgi koymadığı damlaların, ardından da bilgi koyulan damlaların fotoğraflarını çekti.

Şöyle ki: Fujivara Barajı’ndan aynı örnekten su aldı ve şişelere koydu. Bazı etiketlere bilgiler yazarak şişelere yapıştırdı. Bu şişeleri bir gece bekletti. Sonuç şaşırtıcıydı. “Chi Of Love” (Sevginin gücü) yazdığı suyun kristali harkaydı. “Thank you” (Teşekkür ederim) yazdığı suyun kristali büyüleyiciydi. “I will kill you” (Seni öldüreceğim!) yazdığı suyun kristali kirli çamurlu bir görüntü veriyordu. 1

Düşüncelerimiz suyu etkilediğine göre, inanç ve ahlâkî yapımızın, iyiliklerimizin ve kötülüklerimizin suyu, maddeyi ve yeryüzünü nasıl etkilediğini düşünelim. Vücudumuzun ve dünyanın yüzde sekseninin su olduğunu unutmayalım.

YAŞAYIŞIMIZ YERYÜZÜNÜ ETKİLİYOR  

Aslında Peygamber Efendimiz’in (asm) söylediği bundan başka bir şey değildir. Yeryüzünde zina çoğalırsa, zulüm artarsa, ahlâksızlıklar ayyuka çıkarsa, insanların pis menfaatleri için binlerce çoluk çocuk hayattan koparılır ve dünya buna sessiz kalırsa başka ne beklenir? Bunların manevî sıkletini yeryüzü taşıyabilir mi? Eski kavimlerde insanlar isyanda ve kötülüklerde çizgiyi aştığında İlâhî gazabın geldiğini Kur’ân’dan öğreniyoruz.

OKU:   Müezzinin dâveti

Hazret-i Ömer (ra) bunu hatırlatıyor.

Said Nursî’nin (ra) dediği de aynen bundan ibarettir.

Yeryüzü, insanoğlunun beğenmediği bir kısım gaflet hallerini ve günahlarının manevî sıkletini taşıyamıyor ve zelzele ile omuz silkiyor, Allah’ın emriyle insanları uyarıyor. Böyle durumlarda zelzeleyi gayesiz ve tesadüfün oyuncağı zannederek insanların can ve mal zayiatını bedelsiz hebaen mensur göstermek ve insanları ümitsizliğe atmak büyük bir hatadır ve zulümden başka bir şey değildir. 2

Oysa böyle afetlerde telef olan can şehit hükmüne, mal ise sadâka hükmüne geçiyor.

Cenab-ı Hak ülkemizi ve âlem-i İslâm’ı maddî manevî afetlerden korusun. Âmin.

Dipnotlar:
1- https://www.youtube.com/watch?v=63KB4OL-sY0
2- Sözler, s.197.

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir