Mânevî bir reçete: Hastalar Risâlesi

İstanbul Arnavutköy Özel Arnavutköy Hastanesinden Tekin Gümüştepe: “Gazetenizin Hastalar Risâlesi kampanyasını duydum. Bu kampanyaya ben de katılmak istiyorum. Size nasıl ulaşabilirim?”

 

Değerli Tekin Bey, talebinizi ilgililere ilettim. Onlar İnşaallah size ulaşacaklar. İlginiz için teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.

Gazetemizin 25 Aralık’ta vereceğini duyurduğu Hastalar Risâlesi sipariş almaya devam ediyor. Siparişler zirve yapmalı bu defa diye düşünüyorum. Çünkü bu risâle bunu hak ediyor. Nitekim hastalıklar birer manevî lütuf olarak, birer takdir-i Hüda olarak, birer ameliyat-ı cerrahiye olarak her zaman başımızda, her zaman gündemimizde. Ölüm gibi bir şey. Hatta kısa ömrümüzde bir defa ölüyoruz, ama çok defa hastalanıyoruz.

Ölümün de, hastalığın da ne olduğunu, niçin başımıza geldiğini, rahmet-i İlâhiyenin hastalıklara ve ölümlere sebep yol verip müsaade ettiğini, nazik ve aciz insanı ölümün ve hastalıkların neden hırpaladığını kavramamız lâzım. Komşularda oluyormuş gibi değil; başımıza geliyormuş gibi kavramamız lâzım. Doktora giderim, olur; diyemeyiz. Nitekim hastalık mekanik bir arıza değildir ki, usta bozulan parçayı yerine koyunca çalışmaya devam etsin. Öte yandan hastalık bir kötülük ve çirkinlik değildir ki, Hâlık-ı Rahim’in sonsuz rahmetine yakışmasın! Oysa hastalık geldiğinde incitiyor, hırpalıyor, acıtıyor, ağlatıyor. Ölüm de öyle! Öyleyse işin moral cephesi nedir, maneviyat cephesi nedir, rahmet cephesi nedir, şifa cephesi nedir? Ve bizim, hastalıklara maruz vücut sahipleri olarak, bu cepheleri muhakkak bilmemiz, kavramamız ve buna göre tevhid inancına uygun manevî duruş sergilememiz gerekiyor.

OKU:   Manevî tasarruf ve ihlâs

Bin kere doktora da gitsek, şifayı yine Allah’tan bekliyoruz, bekleyeceğiz, beklemeliyiz. Bin kere doktora da gitsek, hastalıkların takdir-i Hüda’nın tecelli sırasına neden girdiğini öğrenmemiz gerektiği, önemli bir vakıa olarak karşımızda duruyor. Bin kere doktora da gitsek, hastalıkların rahmet yönünü, lütuf yönünü, şefkat yönünü, mükâfat yönünü, kefaret yönünü yokmuş sayamayız. Bin defa doktora da gitsek anlıyoruz ki, hastalık izn-i İlâhî ile gelir, vazifesini bitirdikten sonra Hâlık-ı Rahîm şifa verince, ardında iz bırakmadan gider!1 Bin defa doktora da gitsek, hastalık geldiğinde insanın birden gözünü açtırır. Vücuduna ve cesedine der ki: “lâyemut değilsin, başıboş değilsin, bir vazifen var. Gururu bırak, seni Yaratanı düşün, kabre gideceğini bil, öyle hazırlan.” 2 Bin defa doktora da gitsek, tıbbın çaresiz kaldığı, “bana düşeni yaptım, gerisi Allah’ın takdiridir” dediği, çare olamadığı nice hastalık var ki, pençesine düştüğümüzde “elimden bir tutan yok mu, bana bir umut yok mu?” diye bakan gözlerimiz bir olumlu cevap, bir içten kucaklayış, bir samimî gülümseyiş, bir gerçek teselli arıyor.

Öyleyse hastalıkları hikmetleriyle birlikte kavramamız gerekiyor. Bu, hiç ertelenmeyecek ciddî bir mesele! Kur’ân’ın ve Resulullah’ın (asm) hastalıklarla ilgili o kâmil yaklaşımını anlamamız gerekiyor. Hastalık gelince ağlayıp of ah vah etmektense, hastalıklara karşı tevhid inancına yakışır biçimde tavır almayı, yaklaşım sergilemeyi, davranış geliştirmeyi, şükreden olmayı, teslim olan olmayı, rıza göstermeyi, isyankâr olmamayı, sabreden olmayı öğrenmemiz gerekiyor. Fakat bütün bunlar komşudan duyarak öğrenilmiyor, okuluna giderek de öğrenilmiyor. Bütün bunlar, elimize Hastalar Risâlesini alınca, Hastalar Risâlesinin o mükemmel sayfalarını içercesine, yutarcasına, başımıza, beynimize, aklımıza, kalbimize dökercesine çevirdikçe öğreniliyor! Bunun için de hiç şüphesiz Hastalar Risâlesine sahip olmak gerekiyor.

OKU:   Kul hakkının telâfisi

Gazetemiz Yeni Asya 25 Aralık tarihinde, yani haftaya Cuma günü, Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin Hastalar Risâlesini okuyucularına kuponsuz, çekilişsiz, gazete biriktirmeden, bir günlük gazete ile hediye ediyor! Bu hediyeyi duyan okuyucularımız bu günlerde eşine, dostuna, akrabasına, komşusuna, alış veriş yaptığı bakkalına, berberine, kasabına, fırıncısına, marketine, iş arkadaşlarına birer Hastalar Risâlesi hediyem olsun diye sipariş üstüne sipariş veriyor. Tam da bugünlerde kış mevsiminin nezaketiyle, grip ve sair hastalıkların insanları her zamankinden daha fazla hırpaladığı bir zamanda herkese birer Hastalar Risâlesi hediyesi tam derde deva, sadra şifa olacak kabilden!

Yeni Asya Gazetesi sipariş almaya devam ediyor. O günkü baskısını siparişlere göre yapacak ve her okuyucusuna sipariş ettiği sayıda her gazeteyle bir Hastalar Risâlesi ulaştıracak İnşaallah. Mükemmel bir sıla-i rahim vesilesi! Mükemmel bir geçmiş olsun duâsı! Mükemmel bir iyadetü’l-mariz ifadesi! Mükemmel bir sıcak dost hediyesi!

Yarın Rabbimiz, “Hasta kullarımı ziyaret ettin mi?” diye soracak! Bugün; makbul amelin, zamanında yapılan amel olduğunu düşünerek, bu kampanya ile; hastanelerin bütün servislerindeki bütün yatan hastalara birer Hastalar Risâlesi takdim ettiğimizde,—siparişimizi şimdiden bunu hesaba katarak verdiğimizde—İnşaallah Rabbimiz bu amelimizi makbul sayacak! (Sahi; gelin, çevremizde ne kadar hastane varsa koordine edelim ve her hastaya bir Hastalar Risâlesi ulaştıralım! Ne makbul bir davranış olur!)

Ben bu vesileyle Yeni Asya’ya ve Yeni Asya’nın kadirşinas okuyucularına bin barekâllah diyorum ve duâ ediyorum. Allah başlarına, gözlerine, dizlerine, dünyalarına, ahiretlerine dert vermesin! Âmin.

OKU:   Sevgi kimin hakkıdır?

Ve bu vesileyle bütün ehl-i iman hastalarına acil şifalar diliyorum!

Dipnotlar:

1- Lem’alar, Hastalar Risâlesi, s. 208 ;

2- Lem’alar, Hastalar Risâlesi, s. 207.

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir