Seda Hanım: “1- Biz kadınlar Cennette kocalarımızla evlenecek miyiz? 2- Cennette annemizi, babamızı, akrabalarımızı ve sevdiklerimizi görecek miyiz? Kısacası mü’minler sevdiklerini görebilecekler mi? 3- Mü’minlerin görmek istedikleri yakınları Cehennemde ise görüşme olacak mı? Nasıl olacak? 4- Herkes Cehenneme uğrayacak mı? 5- Cennette Yüce Allah’ı görebilecek miyiz?”
1- Doğrudan Kur’ân ve hadisten delillerle yüz yüze gelelim: Kur’ân buyurur ki: “Ne mutlu defteri sağından verilenlere! Onlar dikensiz meyve ağaçları altındadırlar. Salkım salkım muzlarla dolu ağaçlar altındadırlar. Daimî gölgededirler. Çağlayıp duran su başlarındadırlar. Ardı arkası kesilmeyen ve kendilerinden esirgenmeyen bol meyveler arasındadırlar. Yükseltilmiş döşekler üzerindedirler. Defteri sağından verilenler için Biz orada dünya kadınlarını yeni bir yaratışla yaratmış ve kocalarına düşkün, yaşıt bakireler yapmışızdır!” 1
Bu âyetin tefsiri sadedinde Bedîüzzaman Hazretleri der ki: “Bir kadın, kocasına yalnız hayat-ı dünyevîyeye mahsus bir refika-i hayat (hayat arkadaşı) değildir; belki hayat-ı ebediyede (ebedî hayatta) dahî bir refika-i hayattır.” 2
Üstad Bedîüzzaman Hazretlerine göre, dünyada evli eşlerin Cennette de beraber olmaları için kadına ve erkeğe şu görevler düşmektedir: a- Koca, sâlihâ karısının dinine bağlılığını kendisine örnek almalı; kendi hatalarını görmeli, kendisini düzeltmeye çalışmalı. Karısı gibi dindar olmaya gayret etmelidir. b- Kadın, salih amel sahibi kocasının dinine bağlılığını kendisine örnek almalı, dinine bağlanmalı ve takvaya girmelidir.
Böyle dini ve güzel ahlâkı yaşamada birbirine yardım eden ve birbirini örnek alan karı kocanın genç ve güzel olarak yeniden yaratılıp Cennette de birbirlerine ebediyen sunulacakları müjdelenmiştir.3
2- Cennette birbirini Allah için seven herkesin sevgilerini tazeleyecekleri, eski dostlukların ebedî olarak yeniden kurulacağı, herkesin Allah için sevdiği yakınlarıyla –anne, baba, evlât, kardeş, arkadaş ve akrabaların birbiriyle görüşeceği ve diledikleri zaman beraber olacakları da Kur’ân’ın müjdeleri arasında yer alır. Bu dostlar ve yakınlar, Kur’ân’ın haberine göre derin gölgeliklerde karşılıklı iskemlelerde ve koltuklarda otururlar ve dünya maceralarını birbirlerine naklederler. İşte âyetlerden bir kaçı:
“Onların gönüllerinden her türlü kini kaldırmışızdır. Karşılıklı tahtlarda kardeşçe otururlar. Onlara hiçbir meşakkat erişmez. Onlar oradan çıkarılacak değillerdir.” 4 “Onlar nimetlerle dolu Cennetlerde karşılıklı koltuklara kurulmuş halde ikramlara mazhar olurlar.” 5 “Onlar bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyinip karşılıklı otururlar.” 6
Cennet ehlinin birbiriyle görüştüğü gibi, Cehennemdeki arkadaşlarıyla da görüştüklerini anlıyoruz: “O Cennet ehli, birbiriyle sohbete dalıp dünyadaki maceralarını sorarlar. İçlerinden biri der ki: “Benim dünyada bir arkadaşım vardı. Bana sorardı: ‘Ölüp toprağa karıştıktan ve kemik yığını haline geldikten sonra diriltilip hesaba çekileceğine inananlardan mısın?’ diye. Cennetteki arkadaşlarına sorar: “Şimdi onun ne halde olduğunu biliyor musunuz?” derken bakar, onu çılgın Cehennem alevlerinin ortasında görür. Ona der ki: “Allah’a yemin olsun; az daha beni de helâke sürükleyecektin! Eğer Rabb’imin nimeti olmasaydı ben de Cehennem ehlinden olacaktım.” Sonra Cennetteki arkadaşlarına, “Dünyadaki ilk ölümümüzden başka artık bize ölüm yoktur. Öyle değil mi?” der. “Biz azaba uğratılacak değiliz.” Muhakkak ki bu pek büyük bir kurtuluştur!”7
3- Mü’minlerin görüşmek istedikleri yakınları Cehennemde iseler, mutluluk ve saadet içinde görüşmek elbette onların Cehennemden çıkmaları ile mümkün olacaktır. Mü’minlerin, yakınlarının Cehennemden bir an önce çıkmaları için duâ edeceklerini, bu duâların kabul olmasıyla inşallah yakınlarının Cehennemden çıkabileceklerini Peygamber Efendimiz (asm) müjdelemiştir.8 Bundan sonraki görüşmeleri ebedî bir mutluluk içinde Cennette gerçekleşir.
4- Herkes Cehennemden geçecek diye bir şart veya prensip yoktur. Allah dilerse, Cehenneme girmekten kurtulacak kimseler vardır ve şunlardır:
I- Dünyada Allah korkusunu yaşayarak gözyaşları içinde günahlarından tövbe edenler. Peygamber Efendimiz (asm): “Allah korkusundan ağlayan kimse, sağılan süt memeye girmedikçe ateşe girmez.” buyurmuştur.9
II- Mahşerde Peygamber Efendimiz’in (asm) şefaatine erenler ve Allah’ın affına ve mağfiretine ulaşanlar.
5- Cennette sonsuz güzel olan Yüce Allah’ı görmemiz inşallah mümkün olacak ve bu görüş Cennette Cenneti unutturan en büyük mutluluk olacaktır. “Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır. Rablerine bakacaklardır. (O’nu göreceklerdir.)”10 âyeti bu büyük görüş mutluluğunu müjdeliyor.
Dipnotlar:
1- Vâkıa Sûresi: 27-38.
2- Lem’alar, s. 198.
3- Lem’alar, s. 199.
4- Hicr Sûresi: 47, 48.
5- Sâffât Sûresi: 43, 44.
6- Duhân Sûresi: 52, 53.
7- Sâffât Sûresi: 50-60.
8- Müslim, Îmân, 301.
9- Riyâzu’s-Sâlihîn, s. 337.
10- Kıyâme Sûresi: 22, 23.
Benzer konuda makaleler:
- Cennet dostları
- Ebed dostlukları
- Allah için sevmenin getirdiği mutluluk
- Cennette dünya kadınları
- Cennette ziynet halkaları
- Ceza çekenler Cehennemden çıkınca
- Dünya manzaraları Cennette üzüntü vermeyecek mi?
- Eşler birbirine hayırda tâbi olmalı
- Cennette dünya kadınları
- Dindarlıkta denklik
- Dört âyette Cennet gerçeği
- Cennette eşler
- Cennette eşlerin ebediyeti
- Cennetler ve hayallerimiz
- Cennet kâinattan daha geniştir