Allah için sevmenin getirdiği mutluluk

Sevgi Hanım: “Eşler birbirlerini Allah için severlerse nasıl bir mutluluk kazanırlar?”

SEVDİĞİNDE ALLAH İÇİN SEVMEK

İnsanın gerek eşine, gerek çocuklarına, gerek komşularına, gerek arkadaşlarına, gerekse sâir insanlara karşı birinci plânda vazifesi, sevdiğinde Allah için sevmektir. Eşlerin birbirlerine karşı başarmaları gereken en büyük vazife budur: Birbirlerini Allah için sevmek.

Allah için sevginin olduğu hanede her müşkül hallolur, her sıkıntı eriyip biter, her gam yerini huzura bırakır, her aksilik gider.

Eşler birbirini Allah için severse, birbirlerinin takvasını ve Allah korkusunu örnek alırlar. Birbirlerinin dine olan bağlılığını, güzel ahlâkını, tatlı huylarını, iç güzelliğini takdir, tasvip ve taklit ederler.

Unutulmamalı ki, Bediüzzaman’ın ifadesiyle, eşler arasındaki gayet esaslı sevgi, şiddetli ilgi ve özgün alâka yalnız dünya hayatının ihtiyacından ileri gelmiyor. Bir kadın kocasına yalnız dünya hayatıyla ilgili bir eş değildir. Kadın kocasının ebedî hayatta dahi eşidir, hayat arkadaşıdır. Bu yüzden de sevgi Allah için olmalıdır.

Keza unutmamalıyız ki, eşimiz Allah’ın rahmetinin sevimli ve hoş bir hediyesidir ve Allah için sevilmeye lâyıktır. Fakat sevgimizi çabuk bozulabilen fizikî güzelliğine bağlamamız doğru olmaz. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, kadının en cazibedar ve en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus bir letafet ve nezaket içindeki ahlâk güzelliğidir.  En kıymetli ve en şirin güzelliği ise gayet ulvî, gayet ciddî, samimî ve nuranî şefkatidir. Bu şefkat ve ahlâk güzelliği, hayatının sonuna kadar artarak devam eder.

OKU:   Yaratılışın işaret fişekleri: İbda’ ve inşa’

Yoksa sevgi sırf fizikî güzelliğe bağlanırsa, kalıcı olmaz, ömrün sonuna kadar saadet getirmez.  Ahirette de saadet getirmez.1

EŞLERİN MUTLULUK SIRRI

Eşlerin mutlulukları birbirlerinin güzel ahlâkında gizlidir. Erkeğin mutluluğu kadının iffetinde ve güzel ahlâkında; kadının mutluluğu da erkeğin takvasında ve Allah korkusundadır.

Bedîüzzaman’a göre, kadınının dinî bağlılığına bakıp taklit eden ve eşini ebedî hayatta kaybetmemek için haramlardan uzak duran erkek, büyük mutluluk içindedir. Kocasının dinine olan hürmetine bakıp da, “Ebedî arkadaşımı kaybetmeyeyim” diye takvâya giren, Allah korkusunu iliklerine kadar duyarak haramlardan uzak duran kadın da bahtiyardır.

Eşler, birbirine karşı sevgilerini ahlâk güzelliğine bağlamaları halinde bunun hem dünyada âcilen, hem de âhirette ebediyen çok büyük neticelerini göreceklerdir. Öyle ki, mâdem bu samîmî sevgi ve merhamet; güzel ahlâkı, şefkat kaynağı ve rahmet hediyesi olduğu cihetle kadına Allah için verilmiş; kadın da karşılığını Allah için verecek, sevgisini ve hürmetini Allah için eksik etmeyecektir. Her ikisi yaşlandıkça birbirine karşı karşılıklı sevgi ve hürmetleri, merhamet ve bağlılıkları Allah’ın izniyle artacak,  her ikisi de mesut olacaklar.2

EŞLERİN MUTSUZLUK SIRRI

Güzel ahlâk mutluluk getirdiği gibi, pek tabiî olarak ahlâksızlık da mutsuzluk getirecektir.

Saliha kadınını ebedî kaybettirecek derecede ahlâksızlıklara giren, dünyayı âhirete tercih eden ve kötülüklerden geri adım atmayan erkek, sadece kendisine yazık eder. Allah korkusu taşıyan ve haramlardan uzak duran kocasını kendisine örnek almayan kadın da keza kendisine yazık etmiş olur.

OKU:   Gerçek sevgili kim?

Eğer iki eş, karşılıklı olarak birbirlerini güzel ahlâk ve Allah korkusu noktasında, fitneden ve kötülüklerden uzak durması noktasında taklit ederlerse ne mutlu! Yok; birbirinin fıskını ve sefahatini taklit eder ve birbirini ateşe atarlarsa birbirlerine yazık etmiş olurlar.

Bir ailenin mutluluğu ve huzuru, eşler arasında karşılıklı emniyet, güven, samimî hürmet ve içten sevgi ile devam eder.3

EŞİNİ ALLAH İÇİN SEVMENİN AHİRETTEKİ NETİCESİ

Eşine, meşrû dâirede, yani latîf şefkatine, güzel hasletine ve yüksek ahlâkına binâ edilen samîmî sevgi ile eşini fevrîliklerden ve sâir günahlardan korumanın âhiretteki netîcesi ise çok daha büyüktür: Rahîm-i Mutlak olan Rabbimiz, Allah için sevilmiş o hayat arkadaşını hûrîlerden daha güzel bir sûrette ve daha zîynetli bir tarzda, daha câzibedâr bir şekilde ebedî saadet yurdunda ona ebedî bir hayat arkadaşı olarak ve dünyadaki eski mâcerâlarını da birbirine lezzet verecek biçimde nakletme imkânı içinde, gâyet sevimli, gâyet hoş, gâyet latîf ve ebedî bir arkadaş ve içten bir sevgili olarak vereceğini vaad etmiştir.4

Nitekim Cenâb-ı Hak, “Doğrusu o gün Cennet arkadaşları büyük bir zevk ve safâ içindedirler. Hanımlarıyla birlikte gölgelerdeki tahtlara kurulurlar. Orada onlar için meyveler ve diledikleri her şey bulunur. Rahmet sahibi Rablerinden onlara selâm vardır.”5 âyetiyle bu müjdeyi vermekte, sevgilerin Allah için olması konusunda uyarmaktadır.

Dipnotlar:
1- Sözler, s. 584.
2- Sözler, s. 587.
3- Lem’alar, s. 257.
4- Sözler, s. 591.
5- Yâsîn Sûresi, 36/55,56,57,58.

OKU:   Allah´ın büyüklüğünü kavramak

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir