Yaratıcının kulu olmakla şanslıyızdır…

İzmir/Tire’den Halil Kiracı: “Bir sorum olacaktı. İslam’da şans diye bir kavram söz konusu mudur? Şansla kader çelişmez mi? Sorum budur. Cevabını bekliyorum.”

 

Kader cihetinden bakarsak her şey bizim için en bulunmaz şanstır. Kader bize her dakika hayat için, dünya için, ahiret için, Cennet için, ebediyet için, Allah’ın rızasını kazanmak için eşsiz şanslar sunar. Her nefes bir şans değil midir?

Biz, her zaman, her tecellî için “Şanslıyım” diyebiliriz. Bunda hiçbir sakınca yoktur. Bununla; her tecellîde Cenâb-ı Allah’ın bizim için en iyisini seçtiğini kast ederiz ki, doğrudur. Ve biz bu seçimle şanslıyızdır. Biz esasen Allah’a inanmakla şanslıyızdır. Biz esasen, Hâlıkımız bizi yarattığı için şanslıyızdır. Biz esasen, her dilediğimiz şeyi verecek, her duamızı kabul edecek, dünya ve ahiretin saadeti elinde, Cennet elinde, affedici, bağışlayıcı, bizi seven ve cömert bir Yaratıcının kulu olmakla şanslıyızdır.

Şanslı olduğumuz yönler yanında, vehmimizin sıraladığı şanssızlıklarımız devede kulak, denizde damla kalır. Bu nedenle; İslâm inancında uğur vardır, şans vardır ve bunlar kaderle çelişmez. Çünkü bize şans tanıyan ve uğur getiren esasen kaderdir. (Hiç şüphesiz şansın ve uğurun, kaderin malı olduğunu teslim edeceğiz.) Fakat uğursuzluk inancı yoktur. Uğursuzluk inancı batıldır.

Allah belâ ve musibet vermesin; ama unutmayalım; hiçbir musibet, hiçbir belâ, hiçbir acı, hiçbir terslik bizim için şanssızlık ve uğursuzluk değildir. Çünkü Kur’ân, “Hoşunuza gitmeyen şeyde sizin için hayır vardır”1 buyuruyor.

OKU:   Ecel ve takdir

Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi: 216

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir