Sadece Cevşen okumak yeterli midir?

Hakan Akgör: “1- Sadece Cevşen okumak yeterli midir, Büyük Cevşeni okuyorum ancak, içimden hep sadece Cevşeni okumak geçiyor.

2-Duanın kabul olmayışının sebepleri nelerdir, kabul olmayan duada ısrarcı olmak gerekir mi?”

 

1- Büyük Cevşen’de yer alan duâlardan her birisi ayrı ayrı tesirlere sahip duâlardır. Cevşen de dâhil olmak üzere söz konusu duâlardan her hangi birisini yaparak Allah’a sığınmak bize nafile zikir sevabı kazandırır. İhtiyaç esnasında dilediğimiz duâyı okuyabiliriz.

2- Duâlar Allah’ın Mucib ismine açılan pencerelerimizdir. Allah (cc) her duamıza cevap veriyor. Çünkü Cenâb-ı Allah Mucibü’d-Daavât’tır, yani dualara cevap verendir. Nitekim Kur’ân’da Cenâb-ı Allah “Bana dua ediniz; size cevap vereyim”1 buyuruyor.

Fakat duâlarımızın kabul olup olmaması meselesi Cenâb-ı Allah’ın hikmeti ile ilgili bir meseledir. Kul duâ sevabından mahrum edilmemek kaydıyla; duâsı Cenâb-ı Allah’ın hikmetine uygun düşmüşse kabul edilir, uygun düşmemişse kabul edilmez. Kabul edilmediğinde kul dua sevabından mahrum ediliyor demek değildir. Kul sevabını alır. Fakat duası dilediği şekilde kabul görmeyebilir. Çünkü hayırlısı böyledir. Kul ister; ama hayırlısını bilemez.

Bu açıdan kul duasında hayırlısını istemeli. Hayırlısının ne olduğunun takdirini Cenâb-ı Allah’a bırakmalı. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, kul erkek evlat ister. Cenâb-ı Allah Hazret-i Meryem gibi mübarek bir kız evlât verir. Bu durumda kulun duâsı kabul edilmedi denilmez. Daha evlâ bir şekilde kabul edildi denir. Aksi takdirde Firavun gibi bir erkek evlât verilseydi, adamın duâsında istediği erkek evlat verilmiş olacaktı; ama hayırlısı verilmiş olmayacaktı!

OKU:   Dua yapmak ve dua ayetlerini okumak

Diğer bir husus: Kimi zaman biz kul olarak duâmızı kabul edilebilir şartlara yaklaştırmıyoruz. Meselâ fiil basamağı olan bir duâ için, fiil basamağını atlayıp doğrudan söz basamağına geçiyoruz. Böyle duâ kabul görmeyebilir. Çünkü fiil gibi önemli bir basamağı eksik bırakılmıştır. Meselâ bir hastanın doktora gitmek gibi bir fiilî basamağı atlayarak, iyileşme için doğrudan sözlü dua yaptığını farz edelim. Bu dua kabul edilebilir şartlara yaklaşmamıştır.

Duâlarımızda iki önemli basamak vardır:

1– Hal ve fiil: Bizzat fiil ve davranışlarıyla uygun tutum sergilenerek yapılan dualar makbule şayandır. Sebepleri bir araya getirmek, Allah’ın istenen şeyi vermesi için görmek istediği bir fiilî dua hâlidir. Meselâ hasta olan birisi doktora, eczacıya Allah’tan şifa talebiyle gider, ilaçlarını Allah’tan şifa talebiyle alır ve kullanır. Hastanın bu hali bir duâ halidir ki, Cenâb-ı Hak katında makbul sayılır. Yine meselâ bir çiftçi, Cenâb-ı Hak’tan bereketli ürün istemek için, toprağı sürmekle rahmet kapısını çalmış olur.

2- Söz ve kalp: Fiil basamağı ile ulaşmaya güç yetiremediğimiz bir istek ve ihtiyaç için nihayet söz dili ile duâ ederiz ve Cenâb-ı Hak’tan isteriz. Kul, güç yetiremediği konularda diliyle ve kalbiyle Allah’ın kudretine ve rahmetine sığınır, Cenâb-ı Hak da bu sığınışı inşallah kabul eder.

Öte yandan, unutmayalım ki: Duâ bir ibadettir ve bütün ibadetlerin gayesi uhrevîdir. Meyvesi âhirette yenecektir. Dünyada meyve yemeye kalkmak ve bunda ısrarcı olmak duâ adabına uygun düşmez.

OKU:   Evrâd-ı Kudsiye

Ancak hiç şüphesiz, ibadetlerin hususî vakitleri olduğu gibi, duâların da hususî vakitleri vardır. Duâlarımızın hususi vakitleri, duâya ihtiyaç zamanlarıdır. Hususi vakitlerde duâmızı bırakmamalıyız. Meselâ belâların gelmesi, dertlerin inmesi, hastalıkların ve muzır şeylerin musallat olması, konuyla ilgili duaların hususî vakitleridir. Bu vakitlerde Cenâb-ı Hakk’a dua etmeliyiz. Ancak belâlar başımızdan gitmediğinde duayı bırakmamalı, yine duâya devam etmeliyiz. Hiçbir şekilde “Duâm kabul olmadı” demeyeceğiz. Belâ devam ettiği sürece, “Duânın vakti bitmedi” diyeceğiz ve duâya devam edeceğiz. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyeceğiz.2 Emin olacağız ki, Allah’ın hikmeti uygun gördüğünde duânın vakti bitecek, duâmız kabul olacaktır.

Demek duânın vakti içindeyken, duam kabul olmadı diye kenara çekilmek yok, kabul edilinceye kadar duâya devam vardır.

Dipnotlar:
1- Mü’min Sûresi, 40/60
2- Sözler, s. 287

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir