Peygamberimiz çocuğa neden beddua etmiştir?

İstanbul’dan Hanım okuyucumuz: “Bediüzzaman Mektubat’ta şu şekilde bir mu’cize naklediyor: “Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü vesselam namaz kılarken hırçın bir çocuk namazını kat’edip geçtiğinden Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselam, ‘Allah’ım onun izini (ayağını) kes’ demiş. Ondan sonra çocuk daha yürüyememiş, öyle kalmış, hırçınlığının cezasını bulmuş.” Peygamberimiz bedduayı sevmezdi. Çocuğa neden beddua etmiştir? Sebebi nedir?

HİKMET SINIRLARINDA SIFATLAR   

Peygamber Efendimiz (asm) rahmet peygamberidir. Fakat O’nda adalet ölçüleri içinde elbette hiddet, gazap ve celâl hâli de vardır.

Allah insanda ekser isimlerini tecelli ettirmiştir. İnsan bu isimlerin muktezasıyla yaşar. Yani insanın hiddetinde, gazabında, öfkesinde, asabiyetinde her hangi bir yanlışlık yoktur. Bunlar yaratılışın gerekleridir. Fakat insan hiddetini, gazabını, öfkesini, asabiyetini adaletle, hikmetle, merhamet ile sınırlandırmakla yükümlüdür. Aksi takdirde zulmetmiş olur.

Nitekim Allah bizzat kendisi de merhametlilerin en Merhametlisidir. Rahmeti gazâbını geçmiştir. Ama Allah sınırları Adlü’l-Hakem isimlerinin gereği olan adaletle ve hikmetle çizilmiş olarak hiddet, gazap ve celâl sahibidir. Hiddet eder, gazaplanır, celâl ve izzetini tecellî ettirir. Fakat zulmetmez, haksızlık etmez, adaletsizlik etmez.

HAZRETİ PEYGAMBER (ASM) EŞSİZ REHBERDİR 

Resul-i Ekrem’in (asm) namaz gibi dinde önemli yeri bulunan bir ibadeti emrettiği esnada, önünden kasıtla geçen aklı başında hırçın birisine hiddet göstermesi, şefkati ve merhameti ile çelişmez. Çünkü Allah Resulü (asm) davranışlarda “itidal”i tavsiye eden, “vasat”ı emir buyuran, kendisi de Celâl cilvelerinden olan celâllenme, hiddet, öfke ve gazap hâli ile Cemal tecellilerinden olan hilm, merhamet, şefkat ve sevgi gibi duyguları bir arada, ama “itidal” içinde yaşayan ve gösteren mutlak ve eşsiz bir rehberdir.

OKU:   Sünnette iktisat etmek

Her hâdiseyi kendi özel şartları içinde değerlendirirsek, hadiseleri kavramamız zor olmaz. Bir Peygamber’e (asm) iman edildikten sonra da O’na ancak itaat edilir. İman saygısızlık ve itaatsizlik kaldırmaz. Peygamberinin (asm) yüzüne karşı gösterilen bir itaatsizlik Cenab-ı Allah’ın da hoşuna gitmez.

Nitekim Cenab-ı Hak “mü’minlere, Peygamberlerine saygı duymayı, yanında ve huzurunda seslerini yükseltmemeyi, nezaket içerisinde bulunmayı” emrediyor.

Buyuruyor ki: “Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir. Allah’ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah’ın kalplerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.”1

LÂTİF BİR CEZA

Biz, bir büyüğümüzün sözünü ukalaca kesmeyi saygısızlık ve kendini bilmezlik saymaz mıyız? Bir valinin yüzüne karşı emrini dinlemediğimizi saygısızca söylesek, adalet ölçülerini de aşacak biçimde ne gibi bir ceza ile karşılaşacağımızı düşünebiliyor muyuz?

Kaldı ki, söz konusu ettiğiniz bu latif cezada adalet ve hikmet hâkim olmuştur. Zulüm yoktur.

Şöyle ki: Peygamber Efendimiz (asm) namaz kılarken önünden geçilmeyeceğini bilen hırçın bir delikanlı Hz. Peygamberin (asm) namazını kesip önünden geçmiştir. Öyle bir ders verilmelidir ki, hem namazın önünden geçilmeyeceği anlaşılsın, hem delikanlı şefkatli biçimde cezasını görsün, pişman olup tövbe etsin, hem de meselenin ciddiyeti zihinlere nakşedilsin.

Hadis usulü çerçevesinde bu rivayetten anlıyoruz ki, Peygamber Efendimiz (asm) “Allah’ım onun izini kes!” buyurduğu anda delikanlı yürüyememiş, öylece kalıvermiştir.2 Bilahare hatasının farkına varan delikanlı namazın önünü kesemeyeceğini anlamış ve ancak tövbe edip geri döndüğünde yürüyebilmiştir.

OKU:   Kadında şefkat çiçeği

Dipnotlar:
1. Hucurât Sûresi, 49/1,2,3
2. Mektubat, s. 142; (Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:328; Hafâcî, Şerhu’ş-Şifâ, 3:137)

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

3 comments

  1. UYDURMA BİR HADİSİ TEVİL ETMEK ONA YORUM GETİRMEK CAHİLCE BİR DAVRANIŞ OYSAKİ YÜCE ALLAH PEYGAMBERİMİZİ ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERİLMİŞTİR.PEYGAMBERİMİZİ TAİFTE TAŞLAYAN ÇOCUKLAR MÜŞRİK ÇOCUKLARI İDİ.PEYGAMBERİMİZİN ELİ YÜZÜNE TAŞLAR İSABET ETMİŞ KAN REVAN İÇİNDE OLDUĞU BİR ANDA YANINDAKİ SAHABELER BEDUA ETMİYECEKMİSİN DEDİKLERİNDE BEN ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERİLDİM ZİRA ONLAR GERÇEĞİ BİLMİYORLAR DEMİŞTİ.ŞİMDİ SİZCE HANGİSİ DOĞRU

  2. Ne ahmakca bir cevap. Bilmediğiniz konularda illa birşey uydurmaya çalışmasanız keşke.Hiddetini haksızca kullanan peygamber olur mu haşa ! Bir çocuğun namaz kılanın önünden geçmesi ona bağırmayı bile gerektirmezken , namaz önünden birinin geçmesiyle bozulmazken sakat kalma cezası mı verecek peygamber haşa!Her hadise kendi özel durumuyla bilinirse anlaşılabilir.Aksi halde Hızır (asm) ‘ın yolda giderken öldürdüğü çocuğun herhangi bir izahı olabilir miydi? Camilerde gülüşen çocuklara vahşi yaratıklar gibi bağırıp onları dinden ibadetten soğutanlar bu şekilde cahillikle yapılan yorumların eseri.Asıl cezayı din hakkında bilmediğini konuşan bu zümre hakediyor…

  3. Bu değerlendirme için teessüf ederim. Evvel emirde metni ve senedinde çeşitli sorunları olan fıtrata, kuran la, ahlak ı peygamber ile asla bağdaşmayan rivayeti tecil etme çabası neye hizmet etmektedir. Peygambere iftira olarak gördüğüm bu rivayeti ne bir değere ne de tevil etmeye değer bir şey olamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir