Kutlu Doğuma binler tebrikler

O’NUN (ASM) GETİRDİĞİ NUR EŞSİZDİR

Sevgili Peygamberimizin (asm) kutlu doğumunun sene-i devriyesi faaliyetleri başladı. Peygamber Efendimizin (asm) doğum gününü yirmi yıldan fazladır Kutlu Doğum Haftası olarak ilân edip, bu haftayı çeşitli faaliyetlerle kutlayan ve hafta boyunca güzel ülkemizde güzel bir atmosfer meydana getirmeyi başaran Diyanet İşleri Başkanlığına ve camiasına tebrikler…

Diyanete yakışan faaliyetler, Diyanete yakışan bir biçimde geniş kesimlerin de katılımıyla devam ediyor. Hafta boyunca özlediğimiz tablolar gözlerimizi dolduruyor.

Bu gün milâdî takvime göre kutlu doğumunun müjdesini iliklerimize kadar yeniden yaşadığımız Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm kendisi için yaşamamış, ümmeti için yaşamıştır. O (asm) bizim katımızda Allah’ın elçisi, Allah’ın katında bizim elçimizdir. O’nun (asm) bize –insan cinsi olarak- hediye ettiği nur eşsiz ve benzersizdir. Cenâb-ı Hak bize iman, hidayet, nur, tevfik, muhabbet, rahmet ve rıza yolu namına ne ihsan etmişse, O’nun (asm) eliyle ihsan etmiştir.

O’NUN (ASM) GELİŞİYLE DÜNYANIN ŞEKLİ DEĞİŞTİ

O’nun (asm) Allah’tan alıp bize getirdiği nur ile dünyanın şekli değişmiştir. İnsan ve bütün kâinatın hakikî mahiyetleri o nur tufanı ile aydınlanmış, kendine gelmiştir. Üstad Bedîüzzaman Hazretlerine göre, O’nun (asm) getirdiği nur ile görünmüştür ki; şu kâinatın mevcudatı Allah’ın isimlerini okutan birer Samedânî mektup, birer vazifeli memur, bekaya mazhar birer kıymettar ve manidar mevcutturlar. Eğer o nur olmasa idi, varlıklar tamamıyla mutlak fenaya mahkûm, kıymetsiz, manasız, faydasız, abes, karma karışık ve tesadüf oyuncağı mahiyetinde evham karanlıkları içinde kalacaktı. İşte bu sırdandır ki, akıl sahibi bütün insanlar Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın duâsına “Âmin!” demektedirler. Yerlerden göklere kadar bütün varlıklar O’nun (asm) nuruyla iftihâr etmektedirler.1

OKU:   Hz. Peygamberin (asm), Hz. Zeynep ile evliliği

Eğer o nur olmazsa kâinatın da, insanın da, hatta her şeyin de hiçe ineceğini beyan eden Saîd Nursî Hazretleri, böyle güzel ve eşsiz bir kâinata, böyle eşsiz bir Zatın (asm) lâzım olduğunu kaydeder. Hadisi teyit ederek, “Yoksa kâinat da, eflâk da olmamalıdır” der.2

Bedîüzzaman Hazretlerine göre, zamanın ve mekânın tek ferdi sıfatıyla Resûl-i Kibriyâ Efendimiz (asm), öyle yüksek bir namazda, insanı ve bütün mahlûkâtı mutlak fenâya düşmekten, kıymetsizlikten, faydasızlıktan, abesiyetten âlâ-yı illiyyîn olan kıymete, bekâya, Cennete, ulvî vazîfeye ve Allah’ın birer mektubu olma makamına çıkarmak için, öyle umûmî bir duâ etmektedir ki, Hazret-i Âdem’den (as) Kıyâmete kadar gelen bütün kâmil ve nûrânî insanlar kendisine uyarak, duâsına “Âmin!” demektedirler. Öyle umûmî bir ihtiyaç için duâ etmektedir ki, değil dünyâ ehli; semâvât ehli ve bütün kâinât dahî O’nun (asm) niyâzına iştirâk edip hal diliyle, “Oh! Evet, Yâ Rabbenâ ver! Duâsını kabul et! Biz de istiyoruz!” derler. Duâsına ve niyâzına bütün mevcûdât, semâvât ve hattâ arş vecde gelip, “Âmin! Allâhümme Âmin!” derler.3

O (ASM) RAHMETİN EŞSİZ FEYZİNE MAZHARDI

O’nun beşerî hayatından iki âlemin güneşi ve Tûbâ ağacı gibi Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın, feyz-i İlâhî ile sulanmış, fazl-ı Rabbânî ile tekâmül etmiş olan hakîkî çehresinin çıktığını beyan eden Bediüzzaman Hazretleri, bir zerrenin mânâ-yı harfî ile gökteki güneşin ışığına mazhar olabileceğini; binâenaleyh Peygamber Efendimizin de (asm) Rahmân-ı Rahîm’in tecellîlerine eşsiz bir şekilde mazhar bulunduğunu belirtiyor.4

OKU:   Risalet görevinde teklifin yeri

Böyle bir rahmet müjdecisini, böyle bir rahmet habercisini, böyle bir rahmet Peygamberini (asm) insanlığın doğru tanıması, doğru okuması ve doğru kavraması bir zorunluluk idi.

Kutlu Doğum faaliyetleri inşallah O’nu (asm) doğru tanımaya vesile olacaktır.

Bu vesileyle; Rahmet Peygamberi Hazret-i Muhammed’in (asm) kutlu doğumunu tebrik eder, Rabb-i Rahîm’in ona indirdiği yüksek nurun ve rahmetin ışığıyla bütün insanlığı kuşatmasını, Rabb-i Rahîm’den niyaz ederim.

Dipnotlar:
1- Sözler, S. 71.
2- Sözler, S. 215.
3- Sözler, S. 70, 218.
4- Mesnevî-i Nûriye, S. 74.

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir