Bayramınız mübarek olsun!

Kurban Bayramını idrâk ediyoruz. Bizi bayrama eriştiren Rabb’imize sonsuz hamd ü senâ olsun.

Bayrama erişmek, Cennete ulaşmak kadar güzeldir. Çünkü Allah’ın ikrâmıdır. Yeter ki biz, bayramın kadr ü kıymetini bilelim. Ve benlikten kurtulup, biz oluşun farkına varalım, biz oluşu sevelim.

Bugün ulaşabildiğimiz kadar çok dostumuza ve yakınımıza ulaşalım, akrabalarımızla gönül bağımızı tazeleyelim, mü’minlerle tebrikleşelim, musafaha yapalım, birbirimize “Ğaferallahu lenâ ve leküm” (Allah sizi de, bizi de bağışlasın!) veya “Tekabbelallahu minnâ ve minküm” (Allah Teâlâ bizden ve sizden kabul buyursun!) diye duâ edelim, komşularımızla kaynaşalım, toplumumuzla bütünleşelim.

Büyüklerimize gidelim, yaşlılarımızı ziyaret edelim, annemizin, babamızın ve büyüklerimizin ellerini öpelim, gönüllerini alalım.

Küçüklerimize gönlümüzün en nadide şefkatiyle gülücükler dağıtalım. Onları sevelim, sevindirelim.

Dostlarımıza gidelim, hâl ve hatırlarını soralım; dostlarımızı kabul edelim, onlara ikrâmlarda bulunalım.

Ne kadar uzak olurlarsa olsunlar; ne de olsa modern iletişim çağındayız; sevenlerimizi, sevdiklerimizi, annemizi, babamızı, yakınlarımızı tebriksiz bırakmayalım. Bayramlarını tebrik edelim. Mutluluklarını paylaşalım. Unutmayalım; onlara bir telefon kadar, bir elektronik posta kadar yakınız.

Komşularımıza gidelim. Bayramlarını tebrik edelim. Misâfirlerimize ikrâm edelim.

Allah Resûlü’nün (asm): “Allah’a ve Âhiret Gününe îman eden komşusuna iyilik etsin. Allah’a ve Âhiret Gününe îman eden misâfirine ikrâm etsin! Allah’a ve Âhiret Gününe îmân eden hısımlarına, akrabalarına, yakınlarına, dostlarına, komşularına ve arkadaşlarına muhakkak ulaşsın, kendisine ulaşanlara müşfik davransın. Allah’a ve Âhiret Gününe îmân eden ya hayır söylesin, veyahut sussun!” 1 hadisini bugün doya doya yaşayalım.

OKU:   Tevriye ve Arefe günlerine doğru

Bugün dargınlıklar, kırgınlıklar, küskünlükler sırf Allah rızası için, sırf Resûlullah aşkı için son bulsun.

Haklı haksız aramadan, barışmanın ve barış içinde yaşamanın, hayatımızda sürekli uygulamamız gereken bir sünnet-i seniyye olduğunu ne bu gün, ne yarın, ne de hiçbir zaman unutmayalım.

Bugün öfkemizi yutalım; onurumuzu, gururumuzu düşünmeyelim; haklılığımızı aramayalım. Allah rızası için!… Kucaklaşalım bugün.

Hastalarımıza gidelim, kalbimizin en sıcak ilgisini götürelim onlara, Şâfî-i Hakîkî’den şifâ dileyelim.

Fakirleri, yoksulları, kimsesizleri, öksüzleri, yetimleri unutmayalım bugün. Onların da sevilmeye, sevindirilmeye, şefkate lâyık bir kalbi, bir gönlü bulunduğunu; bu imtihan dünyasında onlara kucak açtığımız derecede, en muhtaç olduğumuz bir gün, Allah’ın şefkat ve merhametinin de bizimle beraber olacağını unutmayalım.

Teşrik tekbirlerini bayram süresince—bayramın dördüncü günü ikindi namazı da dahil olmak üzere—her farz namazın ardından getireceğiz. Teşrik tekbirlerini getirirken, büyük olan Allah’ın nezdinde hepimizin eşit olduğunu; aramızdaki izâfî farklılıkların geçici ve imtihana dönük bulunduğunu; bugün bizden aşağıda bulunanların yerinde pekâlâ bizim de bulunabileceğimizi; binâenaleyh Allah katında üstünlük vasfının ancak “takvâ” ile sağlanabileceğini; başka türlü bir üstünlüğün söz konusu olmadığını; takvânın da insanlara tevazû ile yaklaşmaktan başladığını aklımızın köşesinden çıkarmayalım.

Bu mübârek günlerde, Müslümanların üzerinde yoğunlaşan fitnelerin, fesatların ve kirli kan kokulu oyunların bozulması ve bertaraf edilmesi için Allah’a duâ edelim. Duâdan başka sarılacak gücümüz var mı?

OKU:   Kâinatın alkışladığı gece

Mübarek bayramın âlem-i İslâm’ın huzuru, sükûnu, her türlü fitnelerden uzak kalışı ve insanlığın barışı için hayırlara vesîle olmasını niyaz edelim bugün.

Bayramınızı tebrik ederim.

Dipnotlar:

1- R. Sâlihîn, 308, 314.

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir