Allah´a karşı örtünmek

İsveç’ten Derya Dağ: “1- Bizim burada bazı bacılar var. Başlarını örtmek istiyorlar. Ama burunlarına da hızma taktırmak istiyorlar. Bunun için burunlarını deldirmeleri gerekiyor. Bunun dînî hükmü nedir?

2- Göbeklerini deldirmek ve oraya da halka taktırmak istiyorlar. Ama bunu sadece eşleri görecekmiş. Dışarıda öyle dolaşmayacaklarmış. Bunun dînî hükmü nedir?

3- Allah her halimizi görüyor. Evde bir yabancı yokken namaz kılarken neden başımızı örtmek zorundayız? Saçlarım açık olsa, ya da kısa etek giysem olmaz mı? Ya da pantolon? Allah’a karşı kendimizi neden örtüyoruz? Örtmemizin hikmeti nedir?”

 

İnsan bedeni ve fıtratı üzerinde keyfî işlem yapmak aslında fıtrî bir davranış değildir. Fakat bazı kesimlerde, farklı bir âdet olarak yer yer yapılagelen bir gelenek halini almıştır. Vücud üzerinde fazla zarar verici olmamak şartıyla küçük tasarrufların mübah olduğunu söylemek mümkündür. Yani kulağa küpe takma örneğinde olduğu gibi, başı açmamak ve dışarıda açık dolaşmamak şartıyla, burna hızma ve göbeğe halka takmanın da mubah olduğunu söyleyebiliriz.

Gelelim evde namaz kılarken başımızı ve bedenimizi neden örttüğümüze…

1- Örtünmek Allah’ın emirlerindendir. Namazda örtünmek, namazın da farzlarındandır. Evde olup olmamamız, yalnız olup olmamamız durumu değiştirmez. Farzı uygulamada ayrıca farz sevabı da vardır.

2- Namazda saçlar açık olmaz, etek kısa olmaz. Eğer pantolon giyilecekse geniş ve rahat olmalı; dar olmamalıdır. Allah’ın emri olan bir şeyde, ancak emre uyulur. Hikmet aranmaz. Diğer yandan, namazda açık olmakta ne hikmet ve ne fayda var ki? Dîni rencîde etmeye değer mi?

OKU:   Evet mi, hayır mı derken...

3- Örtü, güzelliğimizin ayrılmaz tamamlayıcı parçasıdır. Güzellik gizlemeye değer. Her ne kadar Allah ile baş başa olsak da. Nitekim Cenâb-ı Hak da bize sunduğu hemen bütün yiyecekleri gâyet güzel ipek kumaşlar veya sert koruyucu ambalajlar içinde sarıp gizlemiştir. Kat kat yeşil kumaşlar içindeki mısır, yeşil bir örtüye büründürülmüş nohut, sert bir koruyucu örtü içindeki ceviz, kestane, fıstık ve sâire bize sunulan Allah’ın nimetleri açık değil; kapalı kutucuklar ve paketçikler içindedir. Biz de bir dostumuza bir hediye sunmak istediğimizde güzel bir ambalajla hediyemizi örtmez miyiz? Şimdi çağdaş dünyada güzel ürünlerin hemen hepsi güzel ve alımlı örtülere sarılmıyor mu? Bakmayın, örtüyü mahkûm eden eğri büğrü konuşmalara! Örtünün mahkûm edilecek hiçbir yanı yoktur. Tam tersine örtüsüzlük insan doğasına da aykırıdır.

4- Nasıl olsa Allah’ın biliyor olması bizi edepli davranıştan alı koymaz. Bilâkis daha fazla edepli olmamız için önemli bir gerekçedir. Çünkü bizim, ibâdetimizle, duâmızla, niyazımızla kendimizi Allah’a arz edeceğimiz en güzel hâlimiz örtülü halimizdir.
Üstad Bedîüzzaman Hazretlerinin ifâde ettiği gibi; Allah’ın Cemîl, Müzeyyin, Latîf, Hakîm, Kerîm, Rahîm gibi tüm güzel isimleri, üzerimizde her an hâkimdir. Bu güzel isimler, bizim güzel bir sûrette, mümkün sûretlerin en iyisinde ve edebin en iyi şekliyle bulunmamızı gerektirirler. Bu ise örtüyle mümkündür.2

5- Örtü edebimizdir, güzel ahlâkımızdır. Kimliğimizdir. Yanımızda her ne kadar insanlar olmasa da; cinler ve rûhânî varlıklar olabileceği gibi, Allah’ın melekleri de vardır. Bunlar; Kur’ân’ın Kirâmen Kâtibîn dediği yazıcı melekler, koruyucu melekler, bizim için duâ eden, bizim için tevbe eden ve duâmıza âmîn diyen melekler. Melekler, yeryüzünün halîfesi sıfatıyla bilhassa Allah’a ibâdet esnasında edepli duruşumuzdan hoşlanırlar ve güzel şehâdette bulunurlar. Yazıcı melekler ise bizi edepli bir duruş içinde yazarlar. İbâdet esnasında melekleri küstüren bir davranış içinde bulunmak ise bize hiçbir şey kazandırmaz.

OKU:   Namaz hakkında

Dipnot:
1- Vâkıa Sûresi, 56/77, 78, 79, 80;
2- Lem’âlar, s. 59.1

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir