Faruk Demir: “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle diriltilirsiniz… Bu söz hadis midir? Biraz açar mısınız; ne demektir? Üzüntü ve keder üstüne ölen birinin hali ne olacak?”
ZOR ÖLÜM DE RAHMETTİR
“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle diriltilirsiniz.” 1 Sözü kaynaklarımızda merfu hadis olarak geçiyor. Yani Resulullah’a (asm) nisbeti pek sıhhatli olmayan hadislerdendir. Bu hadise benzer bir diğer söz de şudur: “Kişi yaşadığı hâl üzere ölür ve öldüğü hâl üzere haşrolur.” 2
Bu sözün kelâm-ı kibar mı, hadis mi olduğu şüphe götürse de, sözün manasının genel itibariyle doğru olduğu kanaatindeyiz. Eğer ölmeden önce halis bir tövbe nasip olmaz ve günahlarımız tövbemizle rahmetin sağanağında silinmezse… Ölüm ve sonrasındaki kabir ve berzah hayatımız günahlarımızla şekillenebilir. Yani bize günahlarımıza uygun, günahlarımıza kefaret olacak biçimde zor bir ölüm şekli ve zor bir berzah hayatı gelebilir.
Aslında bu da rahmettendir. Zor ölüm, zor berzah hayatı, zor diriliş ve zor mahşer –Allah zulmetmeyeceğine ve her işi adalet olduğuna göre- kademe kademe günahlarımıza kefaret olur ve inşallah günahlarımız bu zorluklar arenasında bağışlanır. Mahşerdeki sorgudan önce böyle bir cezaî paylaşım, günah yükümüzün hafiflemesine sebep olur, Resulullah’ın (asm) şefaati ve Allah’ın affı da yetişirse, inşallah bağışlanırız.
Bu sebeple güzel ölüm hayra ve rahmete alâmet olduğu gibi, kötü ölüm de, kötü berzah da hayra ve rahmete alâmettir.
ÖLÜM DÖŞEĞİNDEKİ ADAM
Resulullah Efendimiz (asm) bir gün sahabeleriyle oturup sohbet ettiği esnada bir kadın telâşla huzura girdi ve ağlayarak:
“Ya Resulallah! Kocam Alkame ölüm döşeğindedir. Ama Kelime-i Şehadeti söyleyemiyor. Ben yanında söylediğim halde ve söylemeye çalıştığı halde dili tutuldu. Dilinin bağı çözülmedi. İmansız gitmesinden korkuyorum.” dedi.
Efendimiz (asm): “Ameli nasıldı?” buyurdu. Kadın: “İyiydi ya Resulallah! Namazını kılar, her türlü ibadetini eksiksiz yapardı.” dedi.
Efendimiz (asm): “Dünyada senden başka kimi var?” buyurdu.
Kadın: “İhtiyar bir anası var!” dedi.
Resulullah (asm), Hazret-i Ali ile Ammar bin Yasir’i (ra) gönderdiler. Onlar da Alkame’nin dilinin çözülmediğini görünce, Resulullah Efendimiz (asm) annesinin bulunmasını emir buyurdular.
Annesi gelince Efendimiz (asm):
“Alkame’ye ne oldu anne? Anlat! Oğlundan memnun musun?” buyurdu.
Annesi: “Ben ondan razı değilim ya Resulallah! Evleninceye kadar bana iyi muamele ederdi. Evlendikten sonra karısını dinledi ve beni terk etti. Bana itaat etmedi.” dedi.
Resulullah Efendimiz (asm):
“Oğlun şimdi ecel ile pençeleşiyor ana! Oğluna hakkını helâl et!” buyurdu.
Kadın: “Etmem ya Resulallah! O ana hakkına riayet etmedi. Beni çok üzdü. Yüreğimi yaktı.” dedi.
ÜZÜLME ANNE!
Bu defa Resulullah Efendimiz (asm) Hazret-i Bilâl’e (ra):
“Ya Bilâl! Odun toplayın ve ateş yakın!” buyurdu.
Kadın şaşkınlıkla: “Ne yapacaksın ya Resulallah?” diye sordu.
Resulullah Efendimiz (asm): “Madem sana itaat etmedi; onun hiçbir itaati makbul değildir. onu yakacağım!” buyurdu.
Kadın: “Aman ya Resulallah, oğlumun gözümün önünde yanmasına dayanamam!” dedi.
Resulullah Efendimiz (asm): “Üzülme anne! Yarın Cehennem’de yanacağına şimdi yanması iyidir. Günahı bağışlanır! Madem hakkını helâl etmiyorsun; yapacak başka bir şey yok!” buyurdu.
Kadın feryat etti: “Aman ya Resulallah! Ben ona hakkımı helâl ettim!” dedi.
Resulullah (asm) bundan memnun olmuştu.
Bilâl-i Habeşî’ye (ra): “Ya Bilâl! Git, Alkame’ye bak! Ne haldedir?” buyurdu.
Bilâl-i Habeşî (ra) gitti. Alkame’nin Kelime-i Şehadet söyleyerek ruhunu teslim ettiğini gördü. 3
Üzüntü ve keder günah olmadığı gibi, birçok günahın bağışlanmasına da vesiledir. Bu yüzden üzüntü ve keder ahiret noktasından hayırdır ve rahmettir.
Dipnotlar:
1-Aliyyülkari, Mirkatü’l-mefatih 1/332, 7/375, 8/431.
2-Münavi, Feyzü’l Kadir Şerhu’l-Camiüs-Sağir, V,66.
3-Zehebi, el-Kebair 1,45.
Benzer konuda makaleler:
- Oruç kefareti
- Kefaret nedir?
- Özel durumlarda kadının kefaret orucu
- Allah´ın rahmetine sınır konabilir mi?
- Bir gün orucunu özürsüz terk eden ne yapsin?
- Evlâdın babasına karşı hakkı var mıdır?
- Cennette eşler
- Ölümü sevmek mi, ölümden korkmak mı?
- Kefaret orucunun hükmü ve kaynağı
- Kefaret fidye ile ödenir mi?
- İmam-ı Azam kaç yaşında hafız oldu?
- Şevval orucu ve nafile oruçlar
- Kıyamet koparken berzah âleminde tekrar mı öleceğiz?
- Şevval ayı orucu
- Kabir´de azap