İstanbul’dan okuyucumuz: “Taraflardan birinin haklı dahi olsa gündeme getirmemesi gereken bir hususun muhatabı olan diğer taraf; buna iftira seviyesinde, asılsız bir ithamla karşılık vererek muhatabını su-i zanna ve töhmete maruz bırakarak, mağduriyetine sebep oluyor. Bu ne derece doğrudur? Bunun ser’ i hükmü nedir, nasıl telafi edilir?”
Peygamber Efendimiz (asm) “Kim haksız olduğu bir münakaşayı terk ederse kendisine Cennetin kenarında bir köşk kurulur. Haklı olduğu bir münâkaşayı terk edene de Cennetin ortasında bir köşk kurulur.” Buyuruyor.1
Cennetin ister kenarında, ister ortasında köşk sahibi olmak kolay değil şüphesiz. Bunu insan dünyada kazanıyor. Şeytan bir taraftan Mü’mini mü’mine kırdıracak fitneler ekecek, mü’mini fesata kışkırtacak. Dâvâsı haklı veya haksız; ne fark eder? Mü’minin kalbini kırdın mı, Allah’ı gazabını hak etmiş olursun. Mü’minin kalbini yaptın mı; Allah’ı razı etmiş ve böylece Cennetin ortasındaki köşkün tapusunu da almış olursun. Allah kolaylıklar lütfetsin.
Dipnotlar:
1- Tirmizi, Birr 58, (1994); Ebu Dâvud, Edeb 8, (4800); İbnu Mâce, Mukaddime 7, (51); Nesâî, Edeb (6, 21).
Benzer konuda makaleler:
- Mü´minin kalbini kırmak
- Babanın bedduâsı
- Cennetin köşkleri güzel sözlüye
- Bedduâ yıkıcıdır
- Beşerî ilişkilerimizde edep
- Bedduânın beslendiği kaynaklar
- Beddua ne zaman tutar?
- Göz hakkı , kul hakkı !
- Beşerî ilişkilerimizde Allah korkusu
- Allah, imana gelmemesi için dilediği kulunun gözünü perdeler mi?
- Tenkit ve tefani üzerine
- Tenkit üzerine
- Bedduâ etmek faziletli bir iş değildir
- Kibre karşı kibir sadaka mıdır?
- Bedduâ etmek üzerine