Senin bekân için ebedî Cennet yeter!

Merve Hanım: “Mesnevî-i Nûriye’de 206. sayfada geçen şu cümleyi izah eder misiniz: ‘Sen bazı vecihlerden fenaya gittiğin zaman Hâlık-ı Rahman-ı Rahim’in ilminde, meşhudunda, malûmunda bâkî kalmaklığın senin bekan için kâfîdir.’1” İnsan fanidir. Dünya hemen her bakımından insanı yiyip söndürmeye hazır bir potansiyele sahiptir. Üzerindeki fena damgası insanı durmadan hırpalamaktadır. İnsan

Devamı

Yok olmaktansa Cehennem rahmettir

Vahdettin Bey: “Yokluk ile Cehennem arasında nasıl bir muvazene vardır? Kur’ân’da kâfirlerin Cehennem’den kaçarak yok olmak isteyecekleri yazıyor. Oysa Üstad Hazretleri, ‘Cehennem de olsa bekâ isterim.’ diyerek, hayatın ve bekânın yokluktan daha tercihe şâyân olduğunu söylüyor. Öyleyse, kâfirler neden Cehennem’den kaçarak yok olmak istiyorlar?”

Devamı

17. Söz’de eksiden artıya yükseliş

Zübeyir bey: “17. Söz’de geçen ‘nefy-i nefiy ispattır’ cümlesini açar mısınız?” İçimizde; “ene” veya “benlik” dediğimiz, kendi hâline bıraktığımızda hakikati perdeleyen ve hakkı gölgeleyen bir korkunç duvar ve bir müthiş canavar vardır. Allah’tan bize gelen her ne nimet varsa ters yüz edip kendisine alan ve kendisini kaynak gösteren, binde bin

Devamı

Hayatın ebedî câzibesi

Tûbâ Hanım: “Hakikat Çekirdeklerinden 106. maddeyi açıklar mısınız?” Risâle-i Nûr’un ekser yerinde hayatla vahdet birlikte ele alınır. Hattâ vahdetin, yani Kâinât Hâlık’ının birliğinin en açık delillerinden birisi olarak hep hayat nazara verilir. Üstad Bedîüzzaman, hayatı bazen kâinâtla, bazen risâletle, bazen Kur’ân vahyi ile ve bazen de tevhidle öylesine iç içe

Devamı