Zihinler, neden enelerin etrafında döner?

Kocaeli’den Deniz Koçyiğit: “Esefa! Gaye-i hayalden tenasi veya nisyan olmakla ezhan enelere dönüp etrafında gezerler. İşte gaye-i hayal, maksad-ı âli bütün vuzuhuyla meydana atılmıştır.” (Sünûhat, 92) Ene’lere dönen zihinlerin etrafında gezdiği meseleler nelerdir?”

ENE’NİN HAZLARI  

Gayesi olan insan için öncelik gayesidir. Ene’nin keyfi gayeden sonra gelir. Böyle ene kendisini gaye için feda eder, kendini gaye ile bütünleştirir. Bu durum, başarının anahtarıdır.

Gayesi olmayan insan için ise ene, hem insanın oyuncağıdır, hem de insanı oyuncak eder. Zihni ene’sinin haz ve istekleriyle meşguldür. Böyle ene, başarının en büyük engelidir.

Başarılı olmak için ene’yi terbiye etmek gerekir. Aksi takdirde hazzına düşkün ene başarıya ulaşmaya izin vermez. Kendi hazlarının peşinde insanı perişan eder.

Ene’nin hazları dilinin ve bedeninin lezzetidir, tenperverliğidir, tembelliğidir, dünyevî aşkıdır, kibridir, gururudur, üstünlük meylidir, sabırsızlığıdır, aceleciliğidir.

Bunlardan tembellik, hazların en tehlikelisidir. Bediüzzaman’a göre tembellik bir zindandır, yeis ve ümitsizliğe atar. Hayat ise sürekli bir faaliyet ve harekettir. Hayatın bu yapısı tembelliğe elverişli değildir. Hayatı faaliyete ve harekete geçiren şey ise şevk ve ümittir.

Gayenin en korkunç düşmanlarından birisi ümitsizliktir. Bundandır ki, Cenâb-ı Allah Kur’ân’da, “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz!”1 buyurmaktadır. Ümitsizlik düşmanına karşı Allah’ın rahmetine itimat etmeli, asla yeise kapılmamalıyız! Yeise kapılan ene, kendi hazzının kuyusuna düşer.

ÜSTÜNLÜK MEYLİ 

Ene’nin bir diğer hazzı, hastalık derecesindeki “üstünlük meyli”dir. Bu meyil, kutsî bir gayeye yürümeyi engeller. Oysa Kur’ân’ın emrine göre Müslüman “Allah için” yaşamalıdır. Allah için yaşayan kimse, hayatında üstünlük meyline yer vermez.

Çünkü Allah nezdinde gerçek üstünlük takva iledir. Takvanın bir ayağı tevazudur. Tevazu ise alçak gönüllü olmayı gerektirir. Alçak gönüllü kimse üstünlük meyline düşmez. Alçak gönüllü olmayan ene ise üstünlük meyli tuzağından kendini kurtaramaz.

HIRS VE SABIRSIZLIK

Ene’nin bir diğer hazzı hırstır, aceleciliktir ve sabırsızlıktır. Ene’yi çokça meşgul eden hırs ve sabırsızlık ise mahrum olmaya sebeptir.

Sabır, zincirleme basamakları tek tek çıkmaktır. Her zorluğun anahtarıdır. Uhrevî işlerdeki sabır, kişiyi mahbubiyet makamına yükseltir. Yani zorluklarda hizmetini terk etmeyen, çalışmasını ihmal etmeyen ve sabreden ene, “Allah sabredenleri sever.” 2 ve “Sabredin ve sabırda yarışın” 3 âyetlerinin işaretiyle başarılıdır ve Allah’ın rızasına en yakın konumdadır.

Ene’nin şevkini kıran bir diğer hastalık da, başkasının tembelliğini kendisine mazeret saymasıdır. Oysa Cenâb-ı Hak, “Tevekkül etmek isteyenler, yalnız Allah’a tevekkül etsinler!” 4 buyurmaktadır. Yalnız Allah’a güvenen, başkasının tembelliği ile değil, kendi yapması gerekenlerle meşguldür.

RAHAT YAŞAMA MEYLİ

Ene’nin gaddar düşmanlarından birisi de, tefvizdir. Yani işi başkasına bırakmak, yani havaleciliktir. Bunun temelinde ise, gayesinden sapan ene’nin kendine güvensizliği vardır. Oysa Cenâb-ı Allah, “Siz hidayette oldukça, dalâlette olanlar size zarar veremez!” 5 buyurmaktadır.

Rahat yaşama meyli de ene’nin şevkini kıran bir diğer hazdır. Ene’yi gayesinden uzaklaştırır. Rahatına düşkün olmak bütün meşakkat ve sıkıntıların anasıdır, bütün rezaletin yuvasıdır. Oysa bir gaye için meşakkate girmekte büyük bir huzur vardır. Çünkü fıtratı heyecanlı olan insanın rahatı, yalnız gayesine doğru çalışmakta ve mücadele etmektedir. Cenâb-ı Hakk’ın, “İnsan ancak çalıştığına erişir” 6 âyeti bize bunu hatırlatır.

Asrın bütün vahametini bizzat görmesine ve yaşamasına rağmen, istikbale ait ümidini kaybetmeyen Üstad Hazretleri, “Acele ettim, kışta geldim. Sizler Cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz.” 7 diyerek, geleceğin bahar çiçekleriyle bezenmiş olduğunu müjdeliyor. Bu bahar çiçeklerini de, gaye-i hayali bulunan ve zihinlerini ene’si peşinde koşturmayan gençlerin hak ettiğini vurguluyor.

Dipnotlar:
1- Zümer Sûresi: 73.
2- Al-i İmran Sûresi: 146.
3- Al-i İmran Sûresi: 200.
4- Al-i İmran Sûresi: 160.
5- Maide Sûresi: 105.
6- Necm Sûresi: 39.
7- Münâzarât, s. 340.