“A” Rumuzlu okuyucumuz: “Zülkarneyn kimdir? Zülkarneyn’in Seddi bu gün mevcut mudur? Mevcutsa nerededir? Bazı kimseler Zülkarneyn’in uzaya çıktığını söylüyor; doğru mudur? Ye’cüc ve Me’cüc ne demektir? Ye’cüc ve Me’cücün kıyametin kopmasıyla alâkası nedir?”
Hazret-i Zülkarneyn (as), Kur’ân’da ismiyle zikredilen sâlihlerdendir. Kimliği konusunda açık bir âyet veya hadis olmadığı için nebî mi olduğu, velî mi olduğu, sâlih bir padişah mı olduğu hep tartışma konusu olmuştur. Bazı müfessirler, Kur’ân’da Allah’ın “Yâ Ze’l-karneyn”1 şeklinde hitap ettiğinin bildirilmesini nazara alarak nebî olduğunu; bazıları da velî olduğunu söylerler. Bu konudaki ihtilâfa Üstad Bedîüzzaman (ra) son noktayı koyar: Zülkarneyn, Allah’ın kendisini teyit ettiği, hususî güç ve kuvvet verdiği2, Yemen Padişahlarından bir şahıstır ki, Hazret-i İbrahim (as) zamanında yaşamış ve Hazret-i Hızır’dan ders almıştır.3
Zülkarneyn, “İskender” olarak da tanınmıştır. Her ne kadar Fahrüddin Râzî, tefsirinde Yunanlı İskender’in Zülkarneyn olduğunu söylemişse de; Milattan takriben üç yüz sene önce yaşamış ve Aristo’dan ders almış olan Yunanlı İskender’in tarihî bilgiler açısından Zülkarneyn olamayacağında müfessirlerin çoğunluğu birleşmişlerdir.4 Bedîüzzaman (ra) da Zülkarneyn’in, Yunanlı İskender olmadığını kaydetmiştir.5
Hazret-i Zülkarneyn’in, Ye’cüc ve Me’cüc denilen bozguncu, fitne ve fesatçı, mütecaviz, vahşî, saldırgan, yağmacı, yıkıcı ve zalim iki kabilenin şerrinden ve saldırılarından medenî ve mazlum kavimleri korumak için bir sed binâ ettiğini, yine Kur’ân bildiriyor.6 Kur’ân, bu seddin nerede inşâ edildiğinden ise açıkça bahsetmiyor. Dolayısıyla bu konu da bize kapalıdır. Kimi müfessirler bunun Çin Seddi olduğunu, kimileri Yemen’de bulunan Me’rib Seddi olduğunu, kimileri Ermenistan ile Azarbeycan’ın iki dağı arasında (Kafkasya’da) bulunan Derbent’teki demir kapı olduğunu, kimileri Buhârâ’nın ortasında yer alan Kokya dağı bitişiğinde bulunduğunu, kimileri de bu seddin zamanla höyük şeklinde örtülerek bir dağ şeklini alıp kaybolduğunu nakleder. Rivayetler muhteliftir. Tarihte bu isme lâyık birçok sedlerin yapıldığı da bir gerçektir. Burada açık olan, bu seddin demir ve bakır eritilip dökülerek müstesna bir inşâ tarzı ile yapılmış olduğudur.7 Bedîüzzaman (ra) bütün bu müfessir görüşlerini naklettikten sonra Çin Seddinin, Kur’ân’ın bahsettiği İlâhî takviye ile yapılmış sed olduğunu söylemenin “caiz” olduğunu kaydeder.8
Bu sed için Hz. Zülkarneyn’in; “Bu, Rabb’imden bir rahmet eseridir. Rabb’imin vaad ettiği vakit geldiğinde onu yerle bir eder; Rabb’imin vaadi haktır” sözü de Kur’ân’ın verdiği haberler arasındadır.9
Hazret-i Zülkarneyn’in uzaya çıktığı konusunda ise ne Kur’ân’da, ne de hadislerde hiçbir açık bilgi yoktur. Zülkarneyn’in uzaya çıkmış olabileceği meselesi tamamen delilsiz bir yorumdan başka bir şey değildir. Hatta zorlama bir yorum olduğu da söylenebilir. Allah dilerse elbette bir kulunu yalnız uzaya değil; dilediği her yüceliğe çıkarabilir; ama eğer Kur’ân’da veya sahih hadislerde böyle bir haber yoksa açık delilin bulunmadığı bir konuda susmak, yorum yapmaktan daha evlâdır diye düşünüyoruz.
Ye’cüc ve Me’cüc meselesine gelince; Ye’cüc ve Me’cüc’ün bozguncu, fesatçı, yıkıcı ve zalim iki kabile olduğunu yukarıda söylemiştik. Bu kabilelerin Hazret-i Nuh’un oğlu Yafes’in torunlarından iki kabile olduğunu söyleyenler olduğu gibi; Moğol ve Mançur taifeleri olduğunu söyleyenler, kuzey doğu kavimlerinden birer kavim olduğunu söyleyenler, insanoğlundan medeniyeti bozmaya ve yıkmaya vazifeli bir taife olduğunu söyleyenler ve nihayet Allah’ın mahlûkatından yerin üstünde veya içinde insan veya insan olmayan, ama insanoğlunun kıyametine sebep olan bir taife olduğunu söyleyenler de mevcuttur.
Bedîüzzaman hazretleri (ra) bu konudaki ihtilafı da şu hükmüyle gideriyor: Ye’cüc ve Me’cüc, bozguncu, yıkıcı, fesatçı, medeniyet ve huzur toplumlarının eceli hükmünde Allah’ın mahlûkatından iki taifedir.10
Bediüzzaman ayrıca, Kur’ân’ın Ye’cüc ve Me’cüc ismini verdiği Moğol ve Mançur kabilelerinin, eski zamanlarda yanına birkaç kavmi de alarak Avrupa ve Asya’yı birkaç defa yakıp yıktıkları gibi; gelecek zamanlarda da Ye’cüc ve Me’cüc vazifesini gören anarşi ve terör gruplarının dünyayı zîr ü zeber edeceklerini, ahirzaman hadislerinin işaretiyle belirtir.11
Dipnotlar:
1-Kehf Suresi, 18/86;
2- Muhakemat, S. 59;
3- Lem’alar, s. 112;
4- Tecrit Terc. IX/98;
5- Lem’alar, S. 112;
6- Kehf Suresi, 18/95;
7- Kehf Suresi, 18/96;
8- Muhâkemât, s. 60;
9- Kehf Sûresi, 18/98;
10- Muhâkemât, s. 60;
11- Şuâlar, s. 507
Benzer konuda makaleler:
- Bir vahiy eseri: Sedd-i Zülkarneyn
- Ye´cüc ve Me´cüc´e karşı Sedd-i Zülkarneyn
- Zülkarneyn kimdir?
- Hazreti Zülkarneyn (as) ve Çin Seddi
- Ye’cüc ve me’cüc çıkmış mıdır?
- “Kul daralmazsa Hızır yetişmez!´´
- Hazret-i Hızır velî midir, nebî midir?
- Peygamberimiz ana rahmine ne zaman düştü?
- Yarını planlarken uymamız gereken şart
- İnşallah kelimesi üzerine
- Bir vahiy kelâmı: İnşallah
- Cuma namazının hükmü
- Oruç kazası
- “İnşâallah” kelimesi üzerine
- Kadınların özel hallerinde Kuran-ı Kerim´i tutmaları