“Ya Sabur!” çekmek musîbeti celbediyor mu?

Şeniz Hanım: “Kişinin başında musîbet yokken, zikir halinde tesbih olarak “Ya Sabur!” çekmek musîbeti celbediyor deniliyor. Musîbeti celb edeceği doğru mudur?”

Cenâb-ı Hakk’ın isimlerinden birisi Sabûr’dur. “Yâ Sabûr” çekmekle musîbet celb edilmiş olmaz. Sabredecek o kadar belâ ve fitne var ki başımızda, her an Cenâb-ı Allah’ın inayetine sığınmaya elbet muhtacız. “Ya Sabur!” çekerek görünür görünmez belâ ve musîbetlere karşı sabır içinde olmayı dilemek ancak teşvik edilir. Söz gelişi, günahlardan uzak durmak sabır ister. İbadet ve taatlere devam ve salih amellerde muvaffakiyet sabır ister. Hayırlı işlerde başarılı olmak sabır ister. Allah’ın rızasını talep etmek ve nail olmak sabır ister. Dünyâ nîmetlerini elinin tersiyle itmek sabır ister. Âhireti ve ebedî saadeti kazanmak sabır ister. Çoğu zaman dünya saadetine bile ulaşmak sabır ister. Helâlinden kazanmak, kanaat etmek, tasadduk etmek, azla yetinmesini bilmek, verilene şükretmek, başkalarını da düşünmek…vs. bütün imtihanlar hep sabır ister.

Bedîüzzaman Hazretleri sabrı üç sınıfta incelemektedir:

1- Günahlardan kendini çekip sabretmek.

2- Musîbetlere karşı sabretmek.

3- İbadet üzerinde sabretmektir.1

Demek her halimizle Cenâb-ı Hak’tan sabır istemek, sabırlı olmak ve Allah’ın Sabur isminden istimdat etmek durumundayız. Çünkü bütün bu kavuşmayı umduğumuz nimetlerin zıtları bizim için tam mânâsıyla belâdır, hakikî musîbettir, gerçek perîşâniyettir. Meselâ, ibadette sabır içinde olmamak tam bir felâkettir. Allah’ın rızasını aramamak gerçek musîbettir. Dünyaya aldanmak belânın tâ kendisidir. Günahların ağına düşmek gerçek afetten başka bir şey değildir. Haram yemek perişanlığın en vahimlerindendir.

OKU:   Hastalıklar imtihan mı, arınma mı?

Şu halde Cenâb-ı Allah’a Sabur ismini zikrederek sığınmak isteyen birisi, hiç de dünyevî musîbet ve afetleri celb etmiş olmaz. Başında zaten var olan nefis ve şeytanın türlü fitnelerine ve içinde bulunduğu imtihan dünyasının çeşitli cilvelerine karşı Allah’tan istimdat etmiş olur.

Dipnotlar:

1. Mektûbât, s. 271.

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir