Üçten dokuza ifadesinin açtığı hasar

İzmir’den bayan okuyucumuz: “Karısını üçten dokuza boşamış bir adamın nikâhı tamamen bitmiş midir?”

ÜÇTEN DOKUZA BOŞAMAK

Boşamada “üçten dokuza” ifadesi yanlış, gereksiz, sünnete aykırı ve vahşi bir ifadedir.
Kur’ân’ın erkeğe verdiği boşama hakkı üçtür. Bunu hayalen dokuza çıkarmak zulümdür, vahşettir, günahtır.
Çünkü bu şu demektir:

(Adam kızmış ya… Gözü hiçbir şey görmüyor. Şöyle demek istiyor:) “Kur’ân’ın verdiği üç boşama hakkı ile boşamak sana az gelir; dokuz boşama hakkım olsa bile hepsini bir anda kullanarak seni boşuyorum.”

Dokuz boşama hakkın yok ki be kardeşim!
Bunu ne diye demoklesin kılıcı gibi kadının üstünde tutuyorsun?
Olmayan bir hakkı kullanmaya kalkmak cahillik değilse şiddettir, kabalıktır, haddini aşmaktır.
Peygamber Efendimiz’e (asm) birisi gelerek:
“Ya Resulallah! Dedem karısını bin talak ile boşadı!” demişti.
Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki:
“Onun hakkı üçtü. Deden karısına dokuz yüz doksan yedi defa zulmetmiştir!”

SÜNNETTE BOŞAMA NASILDIR?

Sünnette boşama şekli, aklın başında olarak (öfkeli ve kendini kaybetmiş olarak değil) sadece bir hakkı kullanmaktır, yani sadece “Boş ol” veya “Seni boşadım” demektir. İki hakkı sonraya bırakmaktır.

Bunu da mümkünse mahkeme eliyle kullanmaktır.
Çünkü mahkemede hak vardır, hukuk vardır, adalet vardır, insaf vardır, iz’an vardır, delil vardır, şahit vardır.
Çünkü boşadım demekle iş bitmiyor ki!
Kadının kişisel hakkı ve hukuku vardır; gözetmiş misin?
Kadının nikâhta—muhtemelen—vermediğin mehrini vermiş misin?
Bunları gözetmeden, boşadım oldu dersen iş mahşere kalır.

Mahkeme hiç olmazsa bunu önlüyor. Hiç olmazsa hakkı ve hukuku gözetmeye çalışıyor. İşi mahşere bırakmadan burada bitirmeye çalışıyor. Ki sünnet olan budur.

ÜÇ HAKKI BİRDEN KULLANMAK

Üç hakkı birden kullanmak geçerli, ama mekruhtur.
Üçten fazla hak varmış gibi davranmak ise zulümdür, haramdır.
Sünnette olmayan bu ifade bizim memlekette nasıl oldu da yerleşti bilinmez.

Öyle yerleşmiş ki, sünnet unutulmuş, Kur’ân unutulmuş, boşama usûlü unutulmuş; sadece bu zulüm ifadesi, bu sükse cihazı, bu hava göstergesi kalmış.
Ve boşama böyle yapılır zannedilir olmuş.

Koca bu şekli kullanırken, üç hakkı birden bitirmiş olduğunun, barış ve dönüş yollarını kapadığının farkında değil.
Aslında nikâhı bilen ve isteyen bir kocanın boşama ve kadın hukukunu bilmemesi korkunç bir zaaftır, bir eksikliktir.
Oysa ne gariptir ki, bu zaaf ve eksiklik kendi başına iş açacak bir mahiyet arz etmiştir.

BU KAVRAMDA İKİ DURUM VARDIR

“Üçten dokuza” ifadesinde iki durum vardır:

1- Koca bunu kullanırken (telâffuz ederken) şer’an üç talakı birden verdiğini, yani kadını üç talakla boşadığını biliyorsa, burada bir irade beyanı vardır; üç talak birden gitmiştir.

Geçmiş olsun!

Artık barış ve dönüş imkânı kalmamıştır. Kadın yoluna, erkek yoluna gider.

2- Yok eğer koca bunu kullanırken sadece “Boşama böyle yapılır” zannıyla ve aslında bir boşamayı kast ederek boşama yapmışsa, bu durumda,-–Allah beni affetsin—üç talakı verme iradesi gerçekleşmediğinden bir boşama yapılmış demektir. (Bunu söz konusu kocaya sormak lâzım.)
Bir boşama olarak kabul ettiğimizde, bunun barışı ve dönüşü vardır.

Fakat bunda da iki durum vardır:

1- Üç temizlik süresi dolmadan (üç ay içinde) barış gerçekleşmişse, yeniden nikâha gerek kalmaksızın eşler birbirlerine dönebilirler. Evliliklerini sürdürebilirler.

2- Üç temizlik süresinden (üç aydan) daha uzun bir ayrılık gerçekleşmişse, (üç aydan sonra barış gerçekleşmişse) bu durumda yeni bir nikâh ile eşler yeniden birbirlerine dönebilirler.

Fakat her iki halde de koca “bir” boşama hakkını kullanmış sayılır.

“İki boşama haklı” olarak evlilik devam eder.