Ünal Bey: “Türbe ziyaretinin adabı nedir? Türbelerden dilek, şefaat ve şifâ dilenir mi?”
1- Türbeler yatırlara ait kabirlerdir. Aslında ölen kişiye yüksek ve gösterişli kabir yapmak mekruhtur. Çünkü o artık berzah âlemindedir, onun dünya şanı ve şatafatı ile ilgisi kalmamıştır. Ne var ki, ölenimizi unutmamız da doğru olmadığından, onu hatırlamamızı sağlayacak birkaç taşın çevirdiği bir kabir yeterlidir ve daha makbuldür.
2- Türbelere kutsiyet vermek, oralarda dilek tutmak, şifa dilemek ve türbelerden şefaat beklemek gerçekliği olmayan davranışlardır ve haramdır. Hatta Peygamber Efendimiz (asm) önceleri kabirlere kutsiyet verilmemesi ve tabulaştırılmaması için kabir ziyaretlerini yasaklamıştı. Fakat sonraları halkın bilgisi, irfanı ve ihlâsı arttıkça, ölümü hatırlama ve ölene rahmet duâsı yapma hikmetlerine binaen kabir ziyaretini serbest bıraktı. Hikmetini de şöyle açıkladı:
“Mezarları ziyaret et ki, âhireti hatırlayasın. Ölüleri yıka. Şüphesiz cansız ve soğuk cesede dokunmak çok tesirli bir öğüttür. Cenaze namazlarını kıl. Belki bu seni hüzünlendirir. Hüzünlü kimse Kıyamet Günü Allah’ın Arş’ının gölgesinde bulunacak ve her hayra mazhar olacaktır.”1
3- Allah Resulü (asm): “Kabirleri ziyaret edin. Fakat orada İslâm’a uymayan sözler söylemeyin” buyurmuştur.2 Kabirlere gidip ölüye ağlamak, feryad ve figan etmek, isyankâr ve sitemkâr sözler sarf etmek, türbelerde yatan kişilerden medet ummak, yardım istemek, şifâ ve şefaat beklemek, dilek dilemek Resul-i Ekrem Efendimiz’in (asm) “kabirlerde İslâm’a uymayan sözler söylemeyin” nehyi ile yasaklanmış bulunmaktadır.
4- Türbelerdeki yatırlar, rahmete muhtaç, rahmet duâsına muntazır, çoğu zaman dünyada salih amel sahibi olmaları hasebiyle rahmet duâsını da gerçekten hak etmiş olabilen merhum kişilerdir. Türbelerde duâ edilmeli, onları Allah’ın rahmetine, merhametine, mağfiretine ve affına ısmarlamalı, varsa kabir sıkıntılarının ve kabir azaplarının kaldırılması istenmeli. Böyle duâ edildiğinde, yani kabirde veya türbede yatanlar lehine duâ edildiğinde biz istemeksizin ve farkında da olmaksızın onların feyiz ve bereketinin de-–Allah’ın izniyle—bize yansıması mümkündür. Fakat bu kasten istenilmez. İhlâsla duâ etmemiz ve Allah’a sığınmamız karşılığında Allah’ın takdiri ve tensibiyle bizim duâmız bir hediye gibi onlara sunulur, onların manevî feyizleri de bize gelir.3
5- Türbelerde mum yakmak, bez bağlamak, dilek taşı yapıştırmak, para ile Kur’ân’dan sûre okutmak ne türbede yatan için, ne de bizim için faydası olmayan bid’attir.
Dipnotlar:
1- Câmiü’s-Sağîr, 3/1055.
2- Câmiü’s-Sağîr, 3/1057.
3- Sözler, s. 478.
Benzer konuda makaleler:
- Âdetlilik hali
- Sünnette kabir ziyareti
- Sünnette kabir ziyareti
- Kabir ziyaretinin sünnetleri ve adapları nelerdir?
- Kadınların kabir ziyaret etmeleri günah mıdır?
- Kabirde yargılama olmadan kabir azabı olur mu?
- Kabir ziyareti üzerine
- Dinin tamamlanması ve bid’at
- Bid’at ve sünnet
- Kabir ziyareti ahireti hatırlatır
- Bid´at ve sünnet üzerine
- Mescid-i Nebevî’de kırk vakit namaz kılmak
- Bid´at üzerine
- Bid´at üzerine
- Akraba ziyareti
Türbeye gidip ey Rabbim burda yatan zat hatrına duamızı kabul et desek yanlış mı yapmış olacağız