Ahmet Yıldırım: “Gazetemizin adalet yürüyüşüne destek vermesi doğru bir tavır mıdır? Rahatsız olanlara ne söylenebilir?” Yeni Asya’nın Savunduğu Değerler Herkes bilir ki Yeni Asya savunduğu temel değerlerini şu ya da bu partiden almaz, dernekten almaz, şahıstan almaz. Doğrudan doğruya Risale-i Nur’dan alır. Risale-i Nur ise Kur’ân’ın malıdır. Yeni Asya yayın
DevamıAli Karakaş: “Siyasi tercihte meşveretin önemi nedir?”
Devamıİzmit’ten Bekir Demir: “Demokrasinin önemi nereden geliyor? Hürriyet, meşveret, rey-i vahid ve istibdad kavramlarını kısaca değerlendirir misiniz?” İMAN, HÜRRİYET VE MEŞVERET Bediüzzaman hürriyeti imanın ana direği sayıyor. Öyle ki, makbul bir iman için hürriyet şarttır. Yani imanda zorlama makbul değildir, caiz de değildir. Bediüzzaman meşrutiyeti de “meşveret sistemi” olarak tanımlıyor.
DevamıMustafa Seçkin: “İslâmiyet’in demokrasiye onayı var mıdır? Varsa şartları nelerdir?” Günümüzden tarihin derinliklerine kadar indiğimizde insanoğlunun yönetimde, temelde iki ayrı kavram geliştirdiğini görürüz: Oligarşi ve demokrasi. Oligarşi, azınlığın yönetimi demektir. Demokrasi ise halkın ve halk çoğunluğunun yönetimi demektir. Oligarşi bazen bir sınıfın tahakkümü, bazen bir hükümdarın istibdadı (monarşi), bazen
DevamıNecati Yılmaz: “Mutlakiyet, Meşrutiyet, Cumhuriyet ve Demokrasi terimlerini Bediüzzaman’ın görüşleri ışığında açıklar mısınız?” Mutlakiyet, Meşrutiyet, Cumhuriyet ve Demokrasi birer yönetim biçiminin adıdır. Mutlakiyet: Bir kişinin sınırsız yetkilerle donatılmış olarak, tek başına devleti yönetme şeklidir. Her türlü istibdada, baskıya, kişisel suistimallere açık bir yönetim biçimidir. İslâmiyet, bir kişinin mutlak biçimde görüş
Devamıİstanbul/Güngören’den Fırat Çelik: “Demokrasiyi İslâm için bir araç mı yoksa amaç olarak mı algılamalıyız? Yani beşerin eseri olan bir sistemi nasıl kabul edebiliriz? ‘Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir’ âyetini nasıl anlamamız gerekiyor?” 1- Kur’ân bizim varlık nedenimizi (amacımızı) bizim dilimizden şöyle açıklar: “İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn.” (Biz
Devamı
