Soma ağlattı

Ömer Köse: “Soma’da şehit olan işçilerimiz için ne yapabiliriz?”

Ağlamak Var; İsyan Yok!

Peygamber Efendimiz (asm) bir beşerin çekebileceği bütün acıları çekti.

Ama sabırdan ve metanetten ayrılmadı.

Dünyaya babasız geldi. Altı yaşında annesi vefat etti. Sekiz yaşında dedesi vefat etti. Sevgili amcasının elinde büyüdü. Üç erkek çocuğunun üçünü de kendi elleriyle mezara koydu.

Sevgili oğlu İbrahim, sütannesi Ümmü Seyf’in evinde hastalanmıştı. Peygamber Efendimiz (asm) Abdurrahman bin Avf (ra) ile birlikte ziyaret ettiler. İbrahim’in vefat ettiğini görünce mübarek yüreği dayanamadı ve gözlerinden yaşlar süzüldü.

Abdurrahman bin Avf (ra) buna şaşırmıştı. O metin, o cefakâr, o kale gibi, demir gibi, çelik gibi sabırlı Peygamber Yüreğinin ağlayışı Abdurrahman bin Avf’ın (ra) çok sık rastladığı bir şey değildi.

“Ya Resulallah! Siz de mi ağlıyorsunuz?” dedi.

Peygamber Efendimiz (asm):

“Evet, göz yaşarır, kalp ağlar ey Avf Oğlu! Ama bu ağlayış isyan içermez.” buyurdu.

Rahmetin Elleri

Hediyelerle Doludur

Evet, Soma ağladı ve ağlattı.

İsyan etmiyoruz.

Soma’da şehit olan işçi kardeşlerimize ve kederli ailelerine duâ ediyoruz.

Bütün dünya duâ ediyor.

En zengin hazine duâdır. Her taraftan sağanak halinde Arş’a yükselen duâlar inşallah o facia mağdurlarını, maddî yardımdan çok ziyade, dünyada ve ahirette ihya edecektir.

Ölenler helâl ekmek parası için o kara madende bulunuyorlardı.

Allah helâl kazanç yolunda olanları ve bu yolda ölenleri sever.

Bu müessif kaza inşallah onlara şehitlik getirdi.

Geride bıraktıklarına da mutlaka rahmet binler hediyeler ile gelecektir.

Bundan hiç kuşkumuz yok! Allah’ın rahmetinden bunu umuyoruz.

Ya Sorumlular!

Ancak bu demek değildir ki, bu facianın sorumluları bu rahmete sığınsın ve ihmal ettiği bir dizi tedbiri pişkin pişkin yok saysın da, iş kazası desin, kader desin, tevekkül desin, ecel desin!

Böyle der ve kendi payına düşen tedbirsizliği ve sorumsuzluğu görmezden gelirse, buna ancak inanç istismarı denir.

Madem meseleyi inançla halledeceğiz. Dinleyin o zaman:

İslâm inancı zülcenaheyndir. Yani iki kanatlıdır, iki yönlüdür:

1- Rahmet, şefkat ve merhamet yönü.

2- Adalet, celâl ve intikam yönü.

Bu facianın mağdurları –ister ölen olsun, ister sağ kalan olsun- Allah’ın rahmetine, şefkatine ve merhametine mazhardırlar.

Bu facianın sorumluları ise İslâm inancının ikinci kanadı olan Allah’ın adaletine, celâline ve intikamına çarparlar.

Bu ikinci kanat, birinci kanada göre çok daha vahimdir.

Bu gün güç, kudret ve iktidar kendilerinde olabilir.

Adaleti çiğneyebilirler. Halkı kin ve öfke ile itip kakabilirler.

Oysa müntesibi bulundukları İslâm inancı söylüyor ki, Allah Adildir, Celildir, Müntakim’dir. Yani adalet, celâl ve intikam sahibidir.

Adalet Çiğnenmesin!

Sorumluların hesabı bu gün burada adalet ölçüleri içinde sorulmaz ise, kayırma ve iltimas bu gün adaleti zedelerse, Cenâb-ı Hakk’ın celâl ve intikam sıfatları kendilerini rahat bırakmayacaktır.

Kahhar bir el, bir gün sessiz yüzlerin sesi ve çığlığı olarak yakalarına yapışacaktır.

Adalet düzgün işlemeli ve sorumlular gerekli şekilde bedel ödemeli ki, celâl ve intikam sıfatlarına karşı kefaret olsun!

Alınmayan tedbirlerden ders çıkarılmalı, bundan böyle madenciliğin gerektirdiği tedbirler alınmalı ve sorumlu olunmalı ki, yeni canların yanmasına meydan verilmesin.

Halka şefkatli davranmalı, halktan özür dilenmeli, insanların acıları sarılmalı ki, Allah’ın affına ve mağfiretine bir basamak teşkil etsin.

Ülkemize büyük geçmiş olsun. Allah böyle acıları bir daha yaşatmasın.

Soma Maden Faciasında vefat eden işçi kardeşlerimize Cenâb-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret diler, kederli ailelerine sıhhat ve afiyetler diliyoruz.