Siyaset topuzu

Kütahya/Tavşanlı’dan Recep Ziftçi: “Lem’alar’da İkinci Meraklı Sualin giriş kısmını açar mısınız?”

 Tarih 12.08.1930. Ankara’nın izniyle yeni bir parti kuruluyor: SCF. Yani, Serbest Cumhuriyet Fırkası. Bu fırka, o gün hükümetin istibdadından bunalan milyonlara birden ümit oluyor, çok az zamanda çok büyük desteğe mazhar oluyor ve binlerce üyeye ulaşıyor. Memlekette büyük bir hürriyet havası ve heyecan rüzgârı esmeye başlıyor.

İşte 16. Lem’a’da yer alan İkinci Meraklı Sual, bu yüksek ümit ve heyecan üzerine Üstad Hazretlerine sorulan bir soru ile alâkalıdır. Üstad Hazretleri o günlerde Barla’da sürgündür, hürriyeti fevkalâde kısıtlanmıştır; Barla’nın dağlarında, derelerinde, ağaçlarında kitap yazmasına bile izin verilmemektedir. Hürriyetperver güçlü bir partinin kuruluşu ile Üstadımız hizmeti için ilgilenir ve belki bir teşebbüs de eder diye düşünülüyor.

Oysa Bediüzzaman bu olayla asla meşgul değildir. Bu olayla ilgili olarak İkinci Meraklı Sual’in başında diyor ki: “Bu iki ay zarfında heyecanlı bir vaziyet-i siyasiye karşısında bana, hem alâkadar olduğum çok kardeşlerime kavî bir ihtimalle ferah verecek bir teşebbüs etmek lâzımken, o vaziyete hiç ehemmiyet vermeyerek, bilâkis, beni tazyik eden ehl-i dünyanın lehinde olarak bir fikirde bulundum. Bazı zatlar hayret içinde hayrette kaldılar.”1

Üstad Hazretleri devr-i ceberutta siyaset canibiyle hizmet edilemeyeceği ile ilgili hadis-i şerifin fehvasınca siyasetten tamamen çekilerek, hiçbir şeye alet olmayacak ve hiçbir siyasî güce yaslanmayacak biçimde iman hizmeti yapmanın önemi üzerinde içtihatta bulunmuştur. Siyaseti topuz olarak görmüş, “kalbi ıslâh etmez” demiş ve “siyaset topuzu ne şekilde olursa olsun bakmamak lâzım geliyor.” buyurmuştur. Mektubun devamında, “Eğer yüz elimiz de olsa, ancak nura kâfi gelir. Topuzu tutacak elimiz yok.”2 diyerek safi iman mesleğine önemli bir metod getirmiştir.

Bu semavî metod bu gün de geçerlidir ve Nurcuların herhangi bir siyasî partiye yaslanmaları ve herhangi bir siyasî partiden beslenmeleri bu metod gereği caiz değildir. Nitekim Ankara’nın zaten güçlü bir muhalefete tahammülü olmadığından, SCF üç ay gibi kısa bir zaman sonra 17.11.1930 tarihinde kapatılmıştır.

Bu hadise aynı zamanda Bediüzaman’ın güçlü öngörüsünü de göstermiştir.

Dipnotlar:

1- Lem’alar, s. 155.

2- Lem’alar, s. 155.