Seste helâllik ölçüsü

İsmail Bey: “Kadın sesi ne zaman helâl, ne zaman haramdır?”

 

Namahrem kadının sesini işitmenin haram oluşu, sözünü tahrik edici ve cazibeli şekilde kırıp dökerek inceltmesine ve dinleyenin niyetine bağlıdır.

İlgili âyetler:

1- “Kadınlar, gizledikleri ziynetleri belli olsun diye ayaklarını yere vurmasınlar.”1

Bu âyetten kadınların, tahrik ve cazibe güçlerini belli edecek ölçüde seslerini inceltmemelerinin emredildiği anlaşılabilir.

2- “Eğer hâlinize lâyık bir takva ile korunacaksanız, yabancılarla edalı ve cazibeli bir sesle konuşmayın ki, kalbinde fesat bulunan kimse bir ümide kapılmasın. Konuşurken ciddiyet ve ağırbaşlılıkla söz söyleyin.”2

3- “Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Siz, içinizde olanı açıklasanız da, saklasanız da, Allah onu bilir ve onunla sizi hesaba çeker. Sonra da, ameline ve niyetine göre, dilediğinin günahını bağışlar, dilediğine azap verir. Allah’ın kudreti her şeye yeter.”3

Bununla beraber, tabiî ve ahlâkî olan ses tonuyla, tabiatından ve ahlâkîlikten uzak ses tonunu seçici olursak, kadın sesinin haram oluş sebebini kavramış oluruz. Aslına bakarsak, her varlığın sesini Allah yaratmıştır ve kadın sesi de dâhil hiçbir varlığın sesi normalde haram değildir. Kadın her şeyden önce insandır. Beşerî ve sosyal hayatta konuşmak ise zarûret olduğu gibi, şiddetli bir ihtiyaçtır da. Kur’ân’da bu yönde örnekler de buluruz. Meselâ, Hazret-i Musa’nın (as) iki kadınla konuştuğu şöyle bildirilir: “Medyen suyunun başına varınca, oranın halkından bir topluluğu, hayvanlarını sularken buldu. Onların gerisinde ise, hayvanlarını suya gitmekten alıkoyan iki kadın gördü. Onlara: ‘Bu haliniz nedir?’ diye sordu. Kadınlar dediler ki: ‘Çobanlar çekilmeden biz hayvanlarımızı sulayamayız. Babamız ise çok yaşlıdır. Gelip hayvanları sulayacak hali yoktur.’ Musa onların hayvanlarını suladı.”4

Yine Kur’ân’da Hazret-i Şuayb’in (as) kızlarının Hazret-i Mûsâ (as) ile konuştuğu 5; Hazret-i Süleyman’ın (as) Sebe’ Melikesi Belkıs ile konuştuğu beyan edilir.6

Allah Resûlü (asm) sahabî hanımlarla konuşurdu, onların şikâyetlerini dinlerdi, onlara sorular sorardı, sorularına cevaplar verirdi. Onları konuşmaktan alıkoymazdı. Meselâ önceki gün verdiğimiz Fadl hadisinde bunun bir örneğini görmüştük. Fadl bin Abbas (ra) hacda Resûlullah (asm) ile birlikteydi. Has’am kabilesinden genç bir kadın fetva sormak için Peygamberimize (asm) geldi. Bu sırada Fadl kadına, kadın da Fadl’a bakmaya başladı. Resûlullah Efendimiz (asm) ise hemen Fadl’ın yüzünü eliyle başka tarafa çevirdi. Ve kendisi genç kadının sorularına cevap verdi. Kadın dedi ki:

“Ya Resûlallah! Allah’ın kulları üzerinde bulunan hac hususundaki farizası babama çok ihtiyarlığında erişti. Deve üzerinde durmaya muktedir olamıyor. Ben kendisine vekâleten hac edeyim mi?”

Resûlullah Efendimiz (asm): “Evet, vekâleten hac edebilirsin” buyurdu. Bu soru ve cevap Peygamber Efendimiz’in (asm) ömrünün son yılında veda haccı sırasında gerçekleşti.7 Ashab-ı Kiram da gerek Hazret-i Peygamberin (asm) hanımlarına, gerekse diğer hanım sahabîlere bazen hadis sorarlar, bazen faydalı bilgilerde görüş alış verişinde bulunurlar veya hanım sahabeler ihtiyacı olan bilgileri erkek sahabelerden öğrenirlerdi.

Demek kadın sesi fitneye sebep olmayacak şekilde, fıtrî, ciddî, vakur, ağır başlı ve kendi normal seyrinde iken haram değildir. Fakat fitneyi çağrıştıran, cilveli, nağmeli, edalı, cazibeli ve nefsanî tahrik içerir bir ses tonuyla söylendiğinde kadın sesi haramdır.

Bütün bu ifadeler, kadın ve erkeğin birbirine güleç durmayacağı anlamına gelmiyor. Sadece nefsanî ve şehevî tahrik unsuru içerir şekilde konuşmamaları gerektiği anlamına geliyor.

Dipnotlar:

1- Nûr Sûresi: 31.
2- Ahzab Sûresi: 32.
3- Bakara Sûresi: 284.
4- Kasas Sûresi: 23.
5- Kasas Sûresi: 25.
6- Neml Sûresi: 44.
7- Müslim, Hac, 71; Buhârî, Megâzî, 77.