Namazdaki Fatiha kalbe ne emreder?

Mersin’den Yaşar Kılınç: “Üstad Hazretleri’nin, On Beşinci Şuâ’da Fatiha-i Şerifenin Bir Muhtasar Hülâsası bahsinde ifade ettiği “namazdaki Fatiha kalbe emretti.’ 1 cümlesini açar mısınız? Bu emrin niteliği nedir?”

SÜNÛHAT

Üstad Hazretleri Risale-i Nur’un kelâm cihetiyle mertebesini şöyle ifade eder: “Risaletü’n-Nur’un mertebesi üçüncüde olmasıdır. Yani vahiy değil ve olamaz. Hem umumiyetle dahi ilham değil, belki ekseriyetle Kur’ân’ın feyziyle ve medediyle kalbe gelen sünûhat ve istihracat-ı Kur’âniyedir.” 2

Şems Sûresi’nde Cenab-ı Hak; Güneşe ve onun ışığını yayana… Aya ve güneşten aldığı ışığı yaymasını sağlayana… Gündüze ve her şeyi gündüzle aydınlatana… Geceye ve geceyi yeryüzüne bürüyene… Gökyüzüne ve onu bina edene, yeryüzüne ve onu yayana… Nefse ve nefsi tesviye edene –nefsi kabiliyetlerle donatana- … Nefse fücurunu ve takvasını (fücurdan korunmayı) ilham edene and ederek, nefsini kötülüklerden arındıranın felaha erdiğini, nefsini desiselere boğanın ziyan ettiğini beyan ediyor. 3

Âyette de geçen ilham, Allah’tan doğrudan veya melek aracılığıyla gelen ve insanı iyiliğe ve takvaya ulaştıran bilgilerin insan kalbine ulaşmasıdır. Bununla genellikle bilgi kaynakları kullanmadan insan kalbine doğan bilgiler kast edilir. Âyetimize göre insana nefsinin kötülüklerini gösteren ve kötülüklerden kurtuluş yollarını ilham eden Allah’tır. 4

Sema-i Kur’ânî’den Süzülen Eserler

Fakat Risale-i Nur eserlerinin ilhamdan daha yüksek bir bilgi kaynağıyla yazıldığını görüyoruz. Bu bilgi kaynağı Kur’ân’ın feyziyle ve medediyle, müellifinin kalbine gelen sünûhat ve istihracat-ı Kur’âniye’dir.

Risale-i Nur’un zemininde başta Kur’ân ve hadisler olmak suretiyle, doksan cildi aşan bin küsur yıllık İslâm müktesebatı vardır. 5 Bununla beraber Risale-i Nur eserleri Kur’ân’dan tereşşuh etmişler, yani Kur’ân’dan yansımışlardır. Kur’ân âyetlerinin, asrımız insanının fehmine, sorusuna, ihtiyacına cevap olacak şekilde yapılmış tefsirleridir.

Bediüzzaman bizzat kendisi der ki: “Sözlerdeki hakaik ve kemâlât benim değil, Kur’ân’ındır ve Kur’ân’dan tereşşuh etmiştir. Hattâ Onuncu Söz, yüzer âyât-ı Kur’âniyeden süzülmüş bazı katarattır. Sair risaleler dahi umumen öyledir.” 6

“Risaletü’n-Nur sair telifat gibi ulûm ve fünundan ve başka kitaplardan alınmamış. Kur’ân’dan başka me’hazı yok, Kur’ân’dan başka üstadı yok, Kur’ân’dan başka mercii yoktur. Telif olduğu vakit hiçbir kitap müellifinin yanında bulunmuyordu. Doğrudan doğruya Kur’ân’ın feyzinden mülhemdir ve semâ-i Kur’âniden ve âyâtının nücûmundan, yıldızlarından iniyor, nüzul ediyor.” 7

Elindeki İlim Olsun!

Bu cümlelerden, Üstad Hazretleri’nin bir Kur’ân müfessiri olarak hemen her âyetle fısıldaştığını 8, her âyetin asrımıza bakan emirlerini, tebliğlerini, nuraniyetini aldığını ve eserlerine yansıttığını anlıyoruz. “Namazdaki Fatiha kalbe emretti.” gibi cümleler bunu ifade ediyor. Her âyetin, önceki asırlara nazaran, asrımıza hususî bir bakışı, asrımız idrakine hitabı, asrımızın agnostik (şüpheci) yapısına cevabı, asrımızın deist düşüncesine sunduğu burhanları ve asrımızın ateist felsefesini yerle bir ettiği hüccetleri vardır.

Risale-i Nur kelimat-ı İlâhiye’den “evliya ilhamatı” sınıfına girer.9 Fakat alt yapısında Kur’ân ve Kur’ân ilimleri olması münasebetiyle “sünûhat ve istihracat-ı Kur’âniye” olarak ilhamdan daha yüksek bir mevkie oturur.

Bunu söylemekle bazılarının yüreği hop oturup hop kalkmasın! Risale-i Nur eserlerinin “eleştirilemez” olduğunu söylüyor değiliz. Sadece hakkını teslim etmeye çalışıyoruz. Dirayeti bulunan, ilmi olan eleştirebilir. Meydandadır. Yeter ki, eleştiri için kollarını sıvayanın elindeki taş değil, çamur değil, ilim olsun.

Dipnotlar:
1- Şuâlar, s. 641.,
2- Şuâlar, s. 740.,
3- Şems Sûresi: 1-10.,
4- Şems Sûresi: 8.,
5- Şuâlar, s. 733.,
6- Barla Lâhikası, s. 36.,
7- Şuâlar, s. 737.,
8- Emirdağ Lâhikası, s. 114.,
9- Sözler, s. 160.