Mü´minin kalbini kırmak

İstanbul’dan Mehmet Ataman: “Soracağım konu, mü’minler arasında zaman zaman yaşanan sû-i zandan kaynaklanan tarafgirane tutumlar neticesi karşılıklı meydana gelen ithamlarla ilgili. Taraflardan birinin haklı dahi olsa gündeme getirmemesi gereken bir hususun muhatabı olan diğer taraf; buna iftira seviyesinde, asılsız bir ithamla karşılık vererek muhatabını sû-i zanna ve töhmete maruz bırakarak, mağduriyetine sebep oluyor. Bu ne derece doğrudur? Bunun şer’î hükmü nedir, nasıl telâfi edilir?”

 

Peygamber Efendimiz (asm) “Kim haksız olduğu bir münakaşayı terk ederse kendisine Cennetin kenarında bir köşk kurulur. Haklı olduğu bir münâkaşayı terk edene de Cennetin ortasında bir köşk kurulur” buyuruyor.1

Cennetin ister kenarında, ister ortasında köşk sahibi olmak kolay değil şüphesiz. Bunu insan dünyada kazanıyor. Şeytan bir taraftan mü’mini mü’mine kırdıracak fitneler ekecek, mü’mini fesata kışkırtacak. Davası haklı veya haksız; ne fark eder? Mü’minin kalbini kırdın mı, Allah’ı gazabını hak etmiş olursun. Mü’minin kalbini yaptın mı; Allah’ı razı etmiş ve böylece Cennetin ortasındaki köşkün tapusunu da almış olursun. Allah kolaylıklar lütfetsin.

Dipnotlar:
1- Tirmizî, Birr 58, (1994); Ebu Dâvud, Edeb 8, (4800); İbni Mâce, Mukaddime 7, (51); Nesâî, Edeb (6, 21).