Mesleğe sadakati bozan 10 davranış

Coşkun Tok: “‘Mesleğine sadâkatin önemi’ konulu yazınızı okudum. Bir sorum olacak: Tarikat ehli birisi aynı zamanda Risale-i Nur eserlerini de okusa, mesleği açısından yanlış mı yapmış olur? Veya bu soruyu şeyhine mi sormalı? Konu hakkında ne dersiniz?”

Ustanızdan Azar İşitirsiniz

Mesleğe sadâkat, her meslekçe aranan önemli bir niteliktir.

Bir terzi çırağı olsanız ve aklınız berberde kalsa, ustanız ya berbere gitmenizi, ya da aklınızı başınıza almanızı söyler. Haklıdır da. Çünkü aklınız orada burada dolaşırken siz mevcut meslekten bir şey öğrenemezsiniz. Ustanızdan da azar işitirsiniz.

Ancak ne zaman dünyada başka meslek yokmuş gibi kendi mesleğinize dört elle sarılırsınız ve mesleğinizde fani olursunuz, işte o zaman mesleğinizde hızla yükselmeye başlarsınız. Ustanızın her sözünü ağzından düşmeden anlar ve keyifle yerine getirirsiniz.

İki camiye giden iki camiden de olurmuş… Mesleğe sadâkatiniz olmazsa iş adamı olamazsınız, ekmek yiyemezsiniz.

Mesleğim Haktır Diyebilirsin!

Mesleğe sadakat diğer mesleklere göre değil, kendi mesleğine göre tarif edilir. Diğer mesleklerin eksiğini ve kusurunu bulmak, onlarla ihtilâf, rekabet ve adavet içine girmek, onları tenkis etmek mesleğinize sadâkati göstermez.

Mesleğe sadâkat önce İslâmiyet esaslarına sadâkattir. İslâmiyet dairesi içinde hangi meslekte ve meşrepte olursa olsun, muhabbet, uhuvvet, merhamet ve hoşgörü düsturlarını bir iman prensibi olarak yaşamayı gerektirir.

Mesleğe sadâkat, kendi mesleğinin muhabbetiyle ve faziletleriyle pişip olgunlaşmaktır. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, “Mesleğim haktır” veya “daha güzeldir” diyebilirsin. Ancak “hak yalnız benim mesleğimdir” veya “güzel benim meşrebimdir” diyemezsin. Çünkü bu başka mesleklerin batıllığını, haksızlığını ve çirkinliğini ifade etmek olur. 1 İnsaflı bir yaklaşım olmaz.

Tefeyyüz İçin Sadakat Şarttır

Tarikatlar bin yıldan beri insanlığa kemâlât ve marifet-i İlâhiye yollarını öğreten, İslâm terbiyesini ruhlara ve gönüllere nakşeden manevî terbiye ocaklarıdır. Tarikat perdesi altında dinin farzlarına, iman hakikatlerine ve Sünnet-i Seniyyeye hizmeti esas almışlar, tasavvuf yoluyla kalbin marazlardan ve manevî hastalıklardan arınmasına çalışmışlardır. 2

On iki hak tarikatten söz edilir ve her birisinin de hedef-i maksadı farklı mizaçlara uygun, farklı üslûplarla insanı kemalata ulaştırmaktır. Eskiden beri tarikatlar arasında da mesleğe sadâkat, meşrebe sadâkat, şeyhe sadâkat hep söz konusu olmuştur ve istenmiştir. Çünkü bulunduğun meslekte kemalat mertebelerini kat etmek için, şeyhinden kâmilen tefeyyüz etmek için sadâkat önemli bir şarttır.

Asrımızda ise veraset-i nübüvvetle akrebiyet-i İlâhiyye sırrına sahip ve Kur’ân’dan katre katre damlayan Nurlar’dan ibaret olan Risale-i Nurlar 3, on iki tarikatın hedef-i maksudu bulunan iman hakikatlerini inkişaf ettiren bir ilimle gelmiştir. Dolayısıyla bir tarikat ehlinin Risale-i Nur kitaplarını okuması ve derslerini dinlemesi kendi mesleğine sadâkatsizlik manası taşımıyor.

Hatta Bediüzzaman, “Sünnet-i Peygamberî dairesinde bütün on iki büyük tarikatın hülâsası olan ve tariklerin en büyük dairesi bulunan Risale-i Nur dairesi içine, her tarikat ehli kendi tarikatı dairesi gibi görüp girmek lâzım ve elzem olduğunu bu zaman gösterdi.” 4 diyerek, imanın zaafa uğradığı ve inkâr-ı Uluhiyetin fen ve felsefeden geldiği günümüzde Risale-i Nur’un her ehl-i iman için cadde-i kübra-i Kur’âniye olduğunu vurguluyor. Önceden bir şeyhe intisap eden birisinin, şeyhini muhafaza ederek Risale-i Nur dairesinden istifaza edebileceğini bildiriyor.

Ancak bir Nur Talebesinin, Risale-i Nur dairesi haricinde nur araması Nur mesleğine sadâkatsizlik manasına geliyor. Çünkü o Risale-i Nur’un penceresinden gelen manevî bir güneşten ışık almaktadır. Başka daireler ona göre bir lamba hükmünde kalır. Güneşi bırakıp lambaya dönen, güneşe karşı sadâkatsizlik göstermiş olur. Güneşi kaybeder. 5

Dipnotlar:

1- Lem’alar, s. 264.
2- Mektubat, s. 34.
3- Emirdağ Lâhikası, s. 176.
4- Emirdağ Lâhikası, s. 384.
5- Lem’alar, s. 435.