Mazluma Allah yeter!

Konya’dan Ali Osman Karakaya: “Şu cümlede geçen musika-i İlâhi ne demektir? “Sivrisinek tantanasını kesse, bal arısı demdemesini bozsa, sizin şevkiniz hiç bozulmasın, hiç teessüf etmeyiniz. Zîra, kâinatı nağamatıyla raksa getiren hakaikın esrarını ihtizaza veren mûsıka-i İlâhiye hiç durmuyor. Mütemadiyen güm güm eder.”1

 

HAKİKAT GÜÇLÜDÜR

Söz konusu cümle Üstad Hazretlerinin doğu seyahatinde aşiret reislerinin istibdat, meşrutiyet, adalet, kanun, meşveret gibi içtimai suallerine verdiği cevaplarda geçer. Zaman ahir zaman olduğundan bundan sonra her şeyin daha kötüye gideceğinden kaygılanan insanlara Bediüzzaman, niçin ümit-var olmamız gerektiğinin hikmetlerini anlatıyor.

Bediüzzaman hazretleri sözünü edebî sanatlarla daha anlaşılır kılıyor. Bunu Risale-i Nur’un hemen her yerinde sıkça görürüz.

“Sivrisineğin tantanası, bal arısının demdemesi” tabirleri mecazî ifadelerdir. Baskıcı, müstebit ve zorba yönetimlerin meşrutiyet, meşveret, hak, hukuk ve adalet kavramları karşısında sivrisinek ve arı vızıltısı gibi kaldığı ifade edilmiştir. Sinek ve arı vızıltılarının karşısında musika-i İlahiye ezici bir kudrete sahiptir. “Musika-i İlahiye” kâinatı nağmeleriyle raksa getiriyor. Sesi güçlüdür. Susturulamaz. Çünkü hak ve hakikatin ta kendisidir. Bu tabirde hem mecaz, hem kinaye sanatı kullanılmıştır.

ADALET ESASTIR

Musika-i İlahiye meşvereti, meşrutiyet-i meşruayı, hakkı, hukuku, adaleti ve kanunu temsil ediyor. Bu esaslar kâinatın ritmi kadar doğru, esaslı ve hak esaslardır.

Zulüm ne kadar ezici olsa da geçicidir. Sivrisinek tantanası gibidir. Adalet kalıcıdır.

OKU:   Adalette Nuşirevan’ın neresindeyiz?

İstibdat ne kadar mütehakkim olsa da geçicidir, balarısı demdemesi gibidir.

Meşrutiyet-i meşrua esastır, kalıcıdır, güçlüdür.

Haksızlık, baskı ve korku salma ne kadar tahammül edilemez olsa da, sinek vızıltısı gibidir. Bir esintidir; geçer gider. Fakat hak, hukuk, adalet, kanun esastır, kalıcıdır, şereflidir, bir kişiyi değil, bir ülkeyi değil, kâinatı düzene sokmaya kifayet eder.

Baskı rejimleri ne kadar candan bezdirse de, geçicidir. İslam’ın hak ve hakikatleri, emsalsiz değerleri esastır, kalıcıdır, koca dünyayı barış ekseninde toplamaya ehildir.

Zulmün uzaması zalimin haklılığını göstermez. İstibdadın devam etmesi müstebitin gücünü göstermez. Haksızlığın sürmesi haksızlığa uğrayanın güçsüzlüğünü göstermez. Baskı rejimlerinin ortalığı zifiri karanlığa sokması bu rejimin inletttiği masumların arkalarının desteksiz ve yardımsız olduklarını göstermez.

ALLAH ONLARA YETER

Allah masumların, mazlumların, haksızlığa uğrayanların, dünyada da, ahirette de yardımcısıdır, destekçisidir, vekilidir, velisidir, muinidir. Dua etseler duaları Allah’a perdesiz ulaşır. Yalvarışları yer kürede dinlenmese de, derhal Arş’ta yankılanır. ‘Rabbim!’ deseler nidaları Arş’ta inler. Gözyaşları yere düşmez, Arş’a yükselir.

Kur’ân bu nedenle “Hasbünallahü ve nime’l-vekil” cümlesini masumlara ve mazlumlara öğretiyor.2

Çünkü masumlara Allah yeter! Mazlumlara Allah yeter! Mağdurlara Allah yeter! Çaresiz kalmışlara Allah yeter! Haksızlığa düşenlere Allah yeter! Seslerini hiç kimse duymasa da Allah duyar ve derhal işlem başlatır. Zulüm sürecinin uzayıp gitmesi aslında Allah’ın işlem başlattığının resmidir. Bu, mazlumun sevabını, zalimin günahını artırmak içindir. İşlem başlamıştır.

OKU:   Masumların ağlamalarında rahmet var mıdır?

Öyleyse gam yok, keder yoktur aslında. Kâbus gibi günler masumun Allah katındaki değerini artırır; zalimin cinayetini artırır. Hani ayette geçiyor ya: “Kur’ân zalimlerin, ancak ziyanını artırır.”3 “Rabbim! Zalimlerin şaşkınlıklarını ve helâkini artır.”4

MUSİKA-İ İLAHİYE

Bu cümlede geçen musika-i İlahiye tabirinden anlaşılan İslam’ın şevketi, hak ve hakikatin gücü, hukukun üstünlüğü, adalet, meşveret ve meşrutiyet-i meşruanın kuvvetidir. Nitekim kevnî şeriatın cari olduğu kâinatta zulüm işlemiyor. Kâinat adalet üzerine kurulmuştur. Ve insanlar adalet etmek üzere sınavdadırlar. Kâh iktidar sınavı ile kâh taraf olma ya da olmama sınavı ile bütün insanların başı derttedir.

Hak, hakikat, adalet ve şeriat ise üstündür. Hiçbir zaman hak ve hakikate, adalet ve meşverete galebe edilmez. Musika-i İlahiye, hak ve hakikatin üstünlüğünden ve bekasından kinayedir.

Geçici kasırgalar ise kiminin sevabını, kiminin günahını; kiminin şerefini, kiminin perişaniyetini; kiminin değerini, kiminin şaşkınlığını artıran birer imtihan vesilesinden başka bir şey değildir.

Dipnotlar:
1- Eski Said Dönemi Eserleri (Münazarat), s. 228.,
2- Âl-i İmran Suresi: 173.,
3- İsra Suresi: 82.,
4- Nuh Suresi: 24

Benzer konuda makaleler:

OKU:   Bir ceza, bin hikmet

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir