Kur’ân’dan remizler: Rumuzat-ı Semaniye

Tuğba Eroğlu: “Rumuzat-ı Semaniye risalesini tanıtır mısınız? Neden basılmıyor?”

İlm-i Cifrin Düsturları:

Rumuzat-ı Semaniye, Yirmi Dokuzuncu Mektubun Sekizinci Meselesi olarak telif edilmiştir. Bu eser bazı hassasiyetler dolayısıyla Mektubat’ta henüz yer almamaktadır.

Mektubat’ın fihristesinde yer alan açıklamada şöyle deniyor:

“Rumuzat-ı Semaniye: Sekiz Remizdir, yani sekiz küçük risaledir. Şu remizlerin esası, ilm-i cifrin mühim bir düsturu ve ulûm-u hafiyenin mühim bir anahtarı ve bir kısım esrar-ı gaybiye-i Kur’âniyenin mühim bir miftahı olan tevafuktur. İleride başka bir mecmuada neşredileceğinden buraya derc edilmedi.”1

Bediüzzaman, Kur’ân harflerinin ne kadar muntazam, esrarlı ve manalı olduğunu Rumuzat-ı Semaniye’de göstermiştir.2

Bediüzzaman diyor ki:

“Bu meşum zamanda Kur’ân’ın bir temel taşı olan hurufuna hücum ediliyor. Ve onların tebdiline çalışılıyor. Bu risalenin sebeb-i telifi, Kur’ân’ın tercümesi Kur’ân yerinde camilerde okunmak olan dehşetli su-i kasdına karşı bir mukabeledir.”3

Remizlerin Konu Başlıkları

Rumuzat-ı Semaniye risalesinin nelerden bahsettiğini kısaca arz etmeye çalışalım:

Birinci Remiz: Kur’ân’ın i’câzından ve tevafuklarından bahsediliyor.

İkinci Remiz: Kenzü’l-Arş duâsının feyzinden gelen önemli bir nüktedir. Kur’ân harflerinin tevafuklarından bahseder.

Üçüncü Remiz: Yine Kenzü’l-Arş duâsının feyzinden gelen diğer bir önemli nüktedir. İki kısımdır.

Birinci Kısım: İlk inen Alâk Sûresi’nin harflerinin, diğer sûrelerle irtibatlı dört letâfetinden bahsediyor. İkinci Kısım: Kur’ân sûrelerinin tevafuk anahtarı ile açılacak sırlarından ve bu sırlarla gün yüzüne çıkan tarihî vakıalardan bahseder.

Dördüncü Remiz: Âhir zaman alâmetlerini şiddetli bir biçimde tahlil eden “İnna A’teynâ’nın” sırrına dairdir. Başka bir ifadeyle, Kevser Sûresinin bir âhirzaman tefsiridir.
Beşinci Remiz: Mühim tevafuklarıyla ehemmiyetli sırları bulunan “İza câe nasrullah” sûresinin esrarına dairdir.

Altıncı Remiz: İnnâ A’teynâ sûresi harflerinin tevafuklarından ve bu harflerin işaret ettiği önemli sırlardan ve keza bu harflerin haber verdiği Şam’ın fethi, Kudüs’ün fethi ve İstanbul’un fethi gibi önemli istikbâl hadiselerinden bahseder.

Kur’ân’da Tevafuklar

Yedinci Remiz: Kur’ân’ın harflerinin değiştirilmesine ve Kur’ân yerine tercümesinin ibadet dili olmasına imkân olmadığını ispatlayan ve Kur’ân harflerinin tevafuklarından bahseden üç parça olarak yazılmıştır.

Birinci Parça: Kur’ân sûrelerinin kelime ve harf sayılarını cetveller halinde veriyor.

İkinci Parça: İsm-i Celâl olan Allah lâfzının ve Rab isminin Kur’ân’daki adedi ile ilgili önemli tevafuklar üzerinde durulmuştur. Sûrelere göre Allah ve Rab isimlerinin sayısı bir cetvelde verilmiştir.

Gafletle okunsa dahi her bir Kur’ân harfinin en az on sevap verdiğini ispatlıyor.

Üçüncü Parça: İki kısımdır.

Birinci Kısım: Haşr-i cismaniyi ispat eden Onuncu Sözün bir Kur’ân mu’cizesi olarak tevafuklarından bahseder.

İkinci Kısım: Hazret-i Âdem’den (as) dünyanın sonuna kadar İslâm’ın hükümferma olduğu yıl sayısı ve keza dünyanın ömrü Kur’ân âyetlerinin sayısı esas alınarak çıkarılan eyyam-ı şer’iyye ile izah ediliyor. Sekizinci Remiz: Kur’ân harflerinde bulunan i’caz lem’alarıdır.

Bu remizde harflerle meydana gelen tevafukun başka bir cephesi nazara veriliyor. İhlâs Sûresi, Felak Sûresi, Nas Sûresi ve Fatiha Sûresinin harfleri arasındaki harika tevafuka işaret ediliyor ve bu sûrelerin tevafuklarla verdiği gaybî haberlere dikkat çekiliyor. Eğer mahrem kaydı sona ermişse, artık bu harika risalenin basılmasını yayıncılardan beklediğimizi de burada belirtelim.

Dipnotlar:

1. Mektubat, (Yeni Tanzim), s. 749.
2. Sözler, s. 414; Şuâlar, s. 127, 240, 247, 526, 639, Asa-yı Musa, s. 77, 83, 115; Kastamonu Lâhikası,  s. 80, 100, 194; Emirdağ Lâhikası, s. 159; Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 113, 123, 153; Tarihçe-i Hayat, s. 321.
3. Osmanlıca Nüsha.