Küfür mü devam eder, zulüm mü?

Hüseyin Gültekin: “Küfür devam eder, zulüm devam etmez fehvasına göre dünyada zulüm bitmesi lâzım gelirken, neden devam ediyor?”

Adalete Ne Oldu?
Küfür de zulüm de berbat bir şeydir. İmana ve adalete ne oldu?

İman aydınlığı ve adalet ferahlığı varken insan neden küfür bataklığına ve zulüm çamuruna düşer?

Deveye sormuşlar: “İnişi mi seversin, yokuşu mu?” Deve: “Düze ne oldu?” demiş.

Deve gibi soralım, ama soralım, susmayalım: Düze ne oldu? İmana ne oldu? Adalete ne oldu? Merhamete ne oldu? Hakka ne oldu? Hakkaniyete ne oldu?

Güç neden bu kadar hortladı? Kuvvet başından insanlık külâhını neden bu kadar çıkardı? Kudret bu kadar neden şımardı? Kudrete, kuvvete haddini bildirecek hakka ne oldu? Hak nerelere saklandı? Neden saklandı?

Hakkı saklandığı yerden kim bulup çıkaracak?
Adaleti terk eden, zulmü başına geçiren insanlık, topyekûn mu Ye’cüc ve Me’cuc suretine büründü? Ye’cüc ve Me’cuc deyince neden çok efsanevî şeyler düşünüyoruz?

Zulme taraf olan da, bilerek ya da bilmeyerek zulüm yapan sınıfında olduğuna göre, durum vahim!

Bu zamanın şerrinden Allah’a sığınalım. Allah basiret gözümüzü almasın, feraset sıfatımızı başımızdan çıkartmasın! Aklımıza mukayyet olsun. Âmin.

İmtihan Çetindir
Küfür de, zulüm de neticede ölüme kadardır. Dünyada mukadder bir süre kalırlar. Zamanını biz tayin etmiyoruz. Aslında zamanı kısadır, ama bize uzun gelir.

Hesabı da mahşerde görülür. Ancak tövbe kapısı açıktır.

İsteriz ki, küfür de zulüm de dünyada bitsin. Dünyamız zulümsüz-fırtınasız bahar Cenneti olsun. Ama olmuyor. İmtihandır bu!

İmtihan el yakıyor. Ama zalim için! Mazlum inşallah kurtulacak!

Zulmün zararı bütün insanlara ve bütün canlılara dokunuyor. Deniz dibindeki balıklar bile zulümden şikâyetçi oluyorlar.

Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Deniz dibindeki balıklar dahi günahkâr ve zalimlerden şekva ediyorlar ki; onların yüzünden yağmur kesilir, hatta bizim de nafakamız azalır.” 1

“Evet bu zamanlarda öyle günahlar, zulümler oluyor ki; rahmet istemeye yüzümüz kalmıyor; masum hayvanlar da azab çekerler.” 2

Kur’ân’ımız da uyarıyor: “Öyle musîbetten kaçınız ki, geldiği vakit zalimlere mahsus kalmaz, masumlar ve mazlumlar da içinde yanar.” 3

Ve söz, Bediüzzaman’ın: “Zulmümüzle, isyanımızla gazabı celp ediyoruz. Şimdi zemin yüzünde zulüm ve tahribat, küfür ve isyan ile nev’-i beşer, tam tokada kendini müstahak etti ve dehşetli tokatlar yedi. Elbette bir parça hissemiz de olacak.” 4

Yeterince Derece Verdikten Sonra
Dünyanın ömrü kısadır. Zulüm de biter, küfür de. Sabrımızı yeterince sınadıktan… Sabredenlere yeterince sevap… Mazluma yeterince derece verdikten sonra…

Biter bitmesine, ama küfür de, zulüm de ne hasar bırakır, bilinmez. Ama ne gam, bütün hasarlar rahmete tahvillidir.

Küfür kâfirin kendisine zarar verirken, zulüm gayrda, başka kişilerde hasar bırakır.

Zulmün hasarı başkasına; vebali, hesabı zalimin kendisinedir. Kader her şeye hâkimdir. Kaderi hakem yapmaktan başka elden ne gelir?

Suriyeli mazlumlar arasında bir çocuk, kameralara takılmıştı hani. Bombaların kanattığı yüreğini Allah’a açmıştı. Şu sözleri kulakları çınlattı, yürekleri yaktı: “Bunları Allah’a şikâyet edeceğim!” Ardından çok geçmedi, savaşları durduran, zulümleri durduran, hesapları durduran… Zalimi de, zengini de, varlığı da, kibri de çembere alan bir gramdan küçük bir virüs bütün dünyanın korkulu rüyası oldu.

Âlem ve hadiseler sırlarla doludur. Bize ders almak, muhasebe yapmak ve Allah’a dayanmak düşer.

Ha, şeytan mazlumla da uğraşır. İsyanın eşiğine getirir. Damardan isyan pompalar. Sabretmek ateşten gömlek kadar zorlaşır. İşte bu esnada Rabb-i Rahimine tam teslim olan, O’na tam dayanan, O’na tam güvenen, O’na şikâyetini tam arz eden, O’na hüsn-ü zannını tam ifade eden kazanır.

Hem dünyada, hem ahirette inşallah kazanır.

Dipnotlar:
1- et-Terğib ve’t-Terhib, 1/281; 3/314.
2- Emirdağ Lâhikası, s. 61.
3- Enfal Sûresi: 25.
4- Emirdağ Lâhikası, s. 61.