Kaza namazı, Zekât ve kredi

Umittuva rumuzlu okuyucumuz: “1-Çevremizdeki insanlar televizyondan duydukları ile sürekli soruyorlar ve diğer insanlara da etki ediyorlar. Vakit sünnetlerinin yerine kaza namazı kılma hadisesi. Bu insanları ikna etmek güç. Vakit sünnetlerinin hükmü ve bağlayıcılığı nedir? Risalelerdeki hadis (yüz şehid sevabı) aklıma geliyor ve sünnetin önemi ortaya çıkıyor. Gerçekten de borcu olan sünnetlerin yerine kaza kılabilir mi?

2-Zekât vermede binek ve ev sahibi olmak gerekmiyor mu? Yani ev ve arabası olmayan da, maddî varlığı nisab miktarını geçtikten sonra zekât vermekle mükellef mi? İlmihalde böyle açıklanıyor. Benim bu tabloya göre arabam var, ancak evim yok, bir miktar param var (nisab miktarını ve senesini geçiyor) ancak ev almaya yetmez, evim olmadığı için zekât bana düşer mi?

3-Kuveyt Türk, Family Finans gibi kurumların verdiği ev kredilerini almak caiz midir?”

 

1- Esas olan namaz ibadetiyle Allah’a yaklaşmak ve Allah’a yaklaşma azmini, gayretini, himmetini, şevkini, lezzetini, niyetini sürekli kılmaktır. Daha önce de sürekli yazdık: Borcumuz varsa, öncelik borcumuzundur. Bu çerçevede verilen fetvaların karşısında değiliz. Biz ifratın, iddiaların ve dışlamacılığın karşısındayız. Yani, kaza namazı ile sünnet namazı karşı karşıya getirmenin hiçbir dinî geçerliliği yok, mantığı da yok. Borcun varsa, önceliği borcuna verebilirsin. Çünkü bu, adı üstünde borçtur! Borç ödeme gayreti sünnete aykırı düşmez. Yani sünnet yerine kaza kılan inşallah yüz şehit sevabından mahrum kalmaz. Çünkü, bu da sünnettendir. Fakat kişinin bunu alışkanlık yapmaması, sünneti malayani şeyler için ve dünyanın boş işleri için terk etmemesi gerekir ve sünnet sevabından mahrum kalmaması için bu duyarlılık yeterlidir.

Fakat şu, sıkça tekrarlanan, “Borcu olanın sünneti kabul olmaz” hükmüne biz katılmıyoruz. Keza, “Kaza kılan sünnet sevabını alamaz” hükmüne de katılmıyoruz. Çünkü bu tür toptancı, dışlamacı, iddiacı, ifrat ve uç hükümlerin dinî referansı yok, dayanağı yok, kaynağı yoktur. Din ifrattan ve dışlamacılıktan uzaktır. Din herkesi kucaklar. Din Allah için yapılan her ibadeti makbul sayar. Din, Allah için kılınan hiçbir namazı dışarıda bırakmaz! Çünkü dinde Allah’ın şefkati ve merhameti hakimdir.

2- Zekât vermek için binek araba ve ev sahibi olmak gerekmiyor. Elinde nisap miktarı parası olan ve bu paranın üzerinden bir yıl geçen birisi, evi veya arabası olmasa da birikiminin zekâtını vermekle mükelleftir. Fakat ev veya araba için, ya da başka bir ihtiyaç maddesi için elindeki birikiminden fazla borçlanan birisi, borcunu ödeyene kadar elindeki birikiminin zekâtını vermez. Çünkü elindeki parayı, borcu sıfırlıyor.

3- Kuveyt Türk, Family Finans gibi kurumların verdiği ev kredileriyle ev almak caizdir.