Kâinatın alkışladığı gece

NUR ÇEKİRDEK FİLİZE DURDU

 

Ferid-ü Kevn-ü Zaman’ın (asm) zamana ve mekâna hükmettiği geceyi idrak ediyoruz.

Mevlidiyle kâinatın kimyasını nura boyayan, şirki söndüren, küfrü öldüren, dalâleti yok eden, sefaheti sefih yuvasına döndüren Zat-ı Risaletin (asm) âlem-i manadan arzımıza ve aramıza döndüğü geceyi karşılıyoruz. Âlemin nur çekirdeğinin neşvünemaya çıktığı geceyi kutluyoruz. Şu kitâb-ı kebîrin âyet-i kübrâsı olan Hâtemü’l-Enbiyâ Aleyhissalâtü Vesselâmın dünyamıza teşrif buyurduğu geceyi ihya ediyoruz. Nur çekirdek bu gece çıtladı ve filize durdu. O’na (asm), âline ve ashabına binlerce salât ve selâm olsun!

İŞTE O AN!

Yıllardan milâdî 571. Aylardan Rebîülevvel ayının on ikisi. Günlerden Pazartesi. Evlerden Mekke’nin en şerefli, en mütevazı, en sâkin, en huzurlu evi.

Vakitlerden, vakitlerin sultanı, zamanların en şereflisi seher vakti. Yani; şu karşıladığımız gecenin seher vakti, o şerefli ânın sene-i devriyesi.  Kâinât ve kâinâtın her bir zerresi görülmemiş bir sevince gark oldu. Karanlıklar bir anda nûrla yırtıldı, doğudan batıya her yer nurla doldu. Putlar devrildi. Bin yıldan beri yanan Mecûsî ateşi söndü. Kutsanan Save Gölü bir anda kurudu. İrân’da Kisrâ’nın sarayının on dört sütunu çatır çatır yıkıldı. Gökten bir yıldız doğdu ve yıldızlar salkım saçak yere doğru eğildiler.1   Çünkü o an, kâinâta şân ve şeref veren kâinâtın Efendisi ve dünyanın ve âhiretin Güneşi Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü vesselâm dünyaya teşrif buyurdu.

OKU:   Mevlid-i Nebevîyi kâinat alkışlıyor

YAHUDİ’Yİ AĞLATAN GECE

Mekke’de bir Yahûdî oturuyordu. Resûlullah’ın (asm) doğdukları gecenin sabahı Kureyşlilerin karşısına çıktı ve sordu:

“Bu gece kabilenizden bir oğlan çocuğu doğdu mu?” Kureyşliler: “Bilmiyoruz!” dediler. Yahûdî sözlerine devam etti:  “Varın, gidin, araştırın, soruşturun. Bu ümmetin Peygamberi bu gece doğdu! Sırtında alâmeti var!” Kureyşliler araştırdılar, soruşturdular ve gelip Yahûdî’ye haber verdiler: “Bu gece Abdulmuttalip oğlu Abdullah’ın bir oğlu dünyaya geldi. Sırtında bir alâmet var.” dediler.

Yahûdî gitti, Resûlullah’ın (asm) mübârek sırtındaki peygamberlik alâmetini gördü. Gördü ama aklı başından gitti. Kendini yırtarcasına haykırdı:

“Peygamberlik artık İsrâil oğullarından gitti! Bundan sonra artık başka peygamber gelmeyecek! Kureyşlilere öyle bir devlet gelecek ki, haberi doğudan batıya kadar ulaşacaktır.” dedi.2

MAKAM-I MAHMUD’UNU BİZE BİR SOFRA KILDI

Bu gece, o Burhan-ı Natık (asm) yeryüzünü sesiyle, soluğuyla çınlattı.
Sath-ı arzı kendine bir mescit. Mekke’yi bir mihrap, Medine’yi bir minber yaptı.

Bütün ehl-i imana imam oldu, bütün insanlığa seslendi. Bütün enbiyaya reis oldu, bütün evliyaya seyyid oldu, bütün enbiya ve evliyadan meydana gelen bir büyük zikir halkasının serzakiri oldu.

O öyle bir nuranî ağaç oldu ki, bütün enbiyayı hayattar kökleri kıldı, taptaze evliya meyvelerini verdi. Dâvâsını mu’cizeler sahibi enbiya ve kerametler sahibi evliya tasdik etti. Çünkü O “La İlahe İllallah” dedi. Bu dâvâyı bütün enbiya ve evliya teyid etti: “Sadakte ve bilhakkı natakte” (Doğru söyledin! Hak konuştun!) dediler.3

OKU:   On Muharrem

O (asm), Makam-ı Mahmud’unu günahkâr ümmetine nuranî bir sofra kıldı.
Bu sofradan ümmetine feyiz dağıttı, nimet akıttı, bereket yağdırdı.4
Ümmet O’na (asm) salâvat getirdikçe bu sofraya dâvet edildi, bu sofradan kana kana içti.
Daha da içecek inşallah!

UFKUMUZ AYDINLIK ARTIK!

Bin dört yüz küsur yıldan beri ufkumuz aydınlık bizim elhamdülillah.

Karanlık mecâzî oldu, aydınlık hakîkat artık. O gün bu gündür karanlık geçici, aydınlık ebedî; karanlık hayâlî, aydınlık gerçek.

Hakikat güneşi bütün kâinatın semâsında bu gün. Hazret-i Peygamber’in (asm) ismi ve getirdiği nur doğudan batıya her yere ulaştı, her yeri zapt etti bu gün. Devir O’nun (asm) devri, zaman O’nun (asm) zamanı. Çağa hâkim olan O (asm). Dünyayı elinde tutan O (asm). İnsanlığı ayakta tutan O (asm).

Bu gece O’nun (asm) doğum gecesi.

Evet; Mevlid-i Nebeviyi kâinat alkışlıyor!

O’nun (asm) aramıza, kalbimize, dünyamıza gelişini bir kez daha tebrik ediyoruz. O’na (asm) ve O’nun (asm) âl ve ashabına kâinâtın zerreleri sayısınca salât ve selâm olsun.

Haydi, gelin; O’na (asm) en fazla salâvatı bu gece getirelim!
Mevlid Kandiliniz mübârek olsun.

Dipnotlar:
1- Bediüzzaman, Mektubat, 176.
2- A. Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ, 1/43.
3- Sözler, s. 214., 4- Mesnevî-i Nuriye, s. 76.

Benzer konuda makaleler:

OKU:   Kur´ân´da Peygamber Efendimiz (asm)

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir