Kadınların özel hallerinde Kuran-ı Kerim´i tutmaları

İstanbul’dan bir bayan okuyucumuz: “Kadınların özel hallerinde öğrenmek, öğretmek ve ilim tahsil etmek gayesiyle Kur’ân-ı Kerîm’i tutabileceği söyleniyor. Ben Kur’ân öğrenmek için câmiye gidiyorum. Kimileri böyle söylüyor. Kimileri de bunun mümkün olmadığını söylüyor. İşin doğrusu nedir? Nasıl davranmalıyız?”
Zeynep Sönmez: “Kur’ân-ı Kerîm’e abdestsiz dokunulmayacağı ile ilgili olan hükme kaynak verebilir misiniz?”

1- Kur’ân-ı Kerîm’i okumak ve öğrenmek fazîletlerin en üstünüdür. Ve esas olan budur. Diğer şeyler esas değil, ayrıntıdır.

2- Diğer yandan kadının âdet hâli ihtiyârî değil, fıtrî bir haldir. Zarûret prensibine esas olabilecek bir özürdür. Zaten bu prensiptendir ki, bu halde kadınlar ibâdetlerden muaf tutulmuşlardır. Muâfiyet bir imtiyazdır, bir rahmettir. Bunu teslim edelim.

3- Kur’ân; “Şüphesiz bu, Kur’ân-ı Kerîm’dir. Levh-i Mahfuz’da korunmuştur. Ona ter temiz olanlardan başkası dokunamaz. Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir”1 âyetiyle Kur’ân’a dokunabilme esaslarını belirler. Buna göre Kur’ân’a dokunabilmek için, 1- Küfür kirliliğinden, 2- Necâset kirliliğinden, 3- Hades kirliliğinden arınmış olmalıdır. Yani Müslüman olmalı, kan ve sâire kirliliklerden arınmış olmalı ve abdestsizlik halinden de sıyrılmış olmalı, yani abdestli olmalıdır. İslâmiyetin tahâret tanımı budur. Bunun tamamını başarmak en evlâ olanıdır.
Âdet halindeki bir Müslümanın kan ve sâire kirliliklerden arınmasına ve abdestli bulunmasına fıtraten imkân yoktur. Zaten muâfiyet de bundan dolayı geliyor. Bu durumda yeni bir zarûret olmalı ki bu prensibi delebilelim. Bu zarûretin de, Kur’ânı öğrenmek ve öğretmek olduğu söyleniyor.

4- Kur’ânı öğrenmenin ve öğretmenin bir zarûret olduğu doğrudur. Yaklaşık bir hafta süren bir fıtrî özrün Kur’ân öğrenimi için engel teşkil ettiği hususunda açık bir yasak hükmü de yoktur. Bu tamam.
Fakat bu özrün yukarıdaki âyeti geçerek, Kur’ân’ın âyetlerine “dokunmak” hususunda da bir zarûret teşkil ettiğini söylemek pek gerçekçi değildir. Bir arkadaşımızdan yardım almak sûretiyle Kur’ân âyetlerine dokunmadan da öğrenim yapmak, okumak ve öğretmek imkânı pekâlâ vardır. Ayrıca kılıf içinde tutmak ve sayfaların âyetsiz kısmına dokunmak sûretiyle bu zarûreti aşmamız da mümkündür.

O halde mümkün mertebe Kur’ân’ın hassasiyetlerini rencîde etmemelidir. İmkânı olan meselelerde eğilmeli ve Kur’ân’a tevâzû ve saygı ile yaklaşmalıdır.
Bence bunu tartışmaya da gerek yok. Başkalarının ileri geri dedikoduları bizi neden ilgilendirsin? Bizi yukarıdaki âyet ilgilendirir ve bağlar. Bizi Allah’ın kelâmı ve takdîri bağlar.