Kader, cebbar bir zalim midir?

Adnan Akif Özbey: “Ashab-ı Kiram’dan bir zatın Peygamberimize (asm): Falan kadınla evlenmek istiyorum, duâ buyurun demesi üzerine, Peygamberimiz (asm): “Eğer sana, İsrafil, Mikail, Cebrail ve Hamele-i Arş, (as) duâ etse, aralarında ben de bulunsam, gene sen ancak senin için yazılan kadınla evlenirdin.” 1 Bu hadis sahih midir? Eğer sahihse, insanın kaderinde kötü bir kadınla evlenmek de var o zaman ve bu Allah korusun kadere iman konusunda insanı tehlikelere düşürebilir.”

İlk İşimiz Hadislere Sarmak Olmamalı

Eski hadis ulemasını uydurukçulara revaç verdiğini zannetmek normal bir yaklaşım değildir. Biz sıhhat noktasında o ulemanın eline su dökemeyiz. Onlar bizden çok titizdirler. Kitaplarında yer alan hadislere güvenmemiz lâzım.

Çünkü onlar Peygamber Efendimizin (asm), “Kim benim adıma bilerek yalan söylerse, Cehennem’deki yerine hazırlansın.” 2 Tehdidini biliyorlar ve rivayetlerine uyduruk bir söz karıştırmaktan korkuyorlardı. 3

Bahsettiğiniz hadis, Ramuzu’l-Ehadis hadislerindendir. Ramuzu’l-Ehadis, Ziyaeddin Gümüşhanevî’nin derlediği ve içinde 7103 sahih hadisin yer aldığı bir hadis kitabıdır. İçinde uydurma metin yoktur. İslâm ümmetinin güvenine mazhar olmuş ve derslerde, kürsülerde okuna gelmiştir.

Ziyaeddin Gümüşhanevî, 1800’lü yılların Osmanlı meşayihindendir. Dergâhında dinî ilimleri öğrenmeye, sahih hadisleri okumaya ve sünnete uymaya çok önem verildiği için, dergâhına “darü’l-hadis” denmiştir.

Kader Devrededir

Hadis-i şerif, kaderin bizim işlerimizle ilişkisindeki tesiri vurguluyor. Evet, kader bizim her işimizde müessirdir, müdahildir, hâkimdir, galiptir, etkindir. Neredeyse bize hiç söz bırakmıyor. Bize binde “bir” söz hakkı veriyor. İşlerimizin binde dokuz yüz doksan dokuzu kaderin önceliği, tercihi ve iradesiyle vücut buluyor.

Her işimizde kader söz sahibidir. Hatta ayakkabımızın bağcığını bağlamak bile kaderin takdiriyledir. Odayı kirleten, salonun altını üstüne getiren; annesi kızınca da, “Odayı ben dağıttım, yerleri ben kirlettim, tabağı ben döktüm, her şeyi ben alt üst ettim. Ne yapacaksın? Beni sokağa mı atacaksın?” dercesine annesinin yüzüne bakan iki yaşındaki çocuk gibiyiz!

Kader Zalim Değildir

Bu hadis-i şerif, bizi evleneceğimiz kadını seçmekten alıkoymuyor. Tercihlerimizi yok saymıyor. İrademizi tezyif etmiyor. Önceliğimizi istemekten bizi men etmiyor. Ancak içimizi kemirip duran hırstan, tamadan, aç gözlülükten, kadere karşı tahakkümden, enaniyetten, gururdan bizi men ediyor. Bizi Allah’a kulluğa, ubudiyete, tevazua, kadere teslimiyete, kaderden razı olmaya, duâya dâvet ediyor. Hırs ile bir kadını istediğinde ve “olacak!” dediğinde, kader “olmayacak!” diyor ve o işi kapatıyor.

Duâ ile o işe sarılsaydın belki olacaktı. Kadere sözümüzü geçirmek için duâmız yeter. Hırs ile tama ile duâ bir araya gelirse kader ağırlığını koyar ve bizi hırsın ve tamâ’ın körlüğünden korur. Bazen de kabul eder ve başımıza gelmedik belâ kalmaz. Sonra da deriz ki: “Keşke o kadın olmasaydı! Keşke kader vaktinde el koysaydı!”

O sebeple biz Müslümanlar olmayan işlerimiz için, çok peşinde koştuğumuz halde gerçekleşmeyen evliliklerimiz için, “Hayırlısı olsun!” deriz ve kaderin hükmüne razı oluruz. Kusuru kendimizde ararız ve kaderi eleştirmeyiz.

Kader cebbar bir zalim değil; hikmet, merhamet, adalet ve kudret merkezli bir İlâhî programdır.

Dipnotlar:
1- Ramuz’ul-Ehadîs: 357/9.
2- Müslim, Mukaddime, 2.
3- Mektubat, s. 145.