Hangi fiilimiz kadere fetva verdirdi?

Birecik’ten Ali Ataç ve Çorum’dan Nabi Alyakut: “Bizi ve hepimizi kahreden ve âlem-i İslâm’ın ufkunu karartan; hangi fiilimizle kadere fetva verdirdik ki, mabetlerimizin, dershanelerimizin kapılarına kilit vuruldu? Bu müthiş halden nasıl çıkarız?

Musîbetler konusunda iki âyet var ki, aktaptan da olsanız, insanı titretiyor. Bu âyetler zulümle ilgilidir. Gazab-ı İlahî’yi hatırlatıyor.

Mealleri şöyledir:

1. “Öyle bir fitneden sakının ki içinizden yalnız zulmedenlere dokunmakla kalmaz.”1

2. “Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur.” 2

Risale-i Nur’da âyetlerin kısaca tefsirlerini şöyle buluyoruz:

1. Zulüm umumîleşirse musîbet sadece zalimlere vurmakla kalmaz, umuma gelir. Bu durumdan mazlumlar da zarar görür. Fakat zarar gören mazlumlara bir rahmet cilvesi yetişir. Zayi olan fanî malını sadâkaya çevirir. Fanî hayatı zayi olmuşsa, bir nevi şahadet kazandırır. Masumlar hakkında böyle musîbetler gazap içinde rahmettir. 3

2. Zulmetmese dahi, zulmedilmesine sessiz kalmak, göz yummak, zulme taraftar olmak da İlâhî gazabı celp eder.

Bediüzzaman Hazretleri ikinci âyeti şöyle tefsir ediyor: “Zulme değil yalnız alet olanı ve taraftar olanı, belki edna bir meyil edenleri dahi dehşetle ve şiddetle tehdit ediyor. Çünkü rıza-i küfür, küfür olduğu gibi, zulme rıza dahi zulümdür.” 4

SUSAR HALE GELDİK  

Müslümanlar zalim olmamışlardır. Ne bu gün, ne mazide… Ama koronadan hemen öncesine kadar, dünyanın hemen her yerinde, Müslümanlara çok zulüm yapılmıştır. En hafifiyle yalandan bir İslamofobi üretilmiş ve milyonlar İslâm gibi bir barış ve sevgi dininden ürkütülmüştür. İslamofobiyi destekleyecek biçimde mümkün olan hemen her yerde mezhepler kaşınarak, tarafgirlikler kışkırtılarak İslâm adına terör örgütleri kurdurulmuş, bu örgütler birer ölüm makinesi gibi çalışmışlardır. Fatura İslâm’a çıkarılmıştır.

OKU:   Uygurlar İnsanlığın son imtihanı!

Yetmemiş… Mütegallibe güçler, ağızlarının suyu aktığı hemen her İslâm beldesine bir bahaneyle ve ilgili ülkenin yönetimini de kendi kirli siyasetine taraf ederek çökmüş; o yerin yöneticisi de vatandaşının kanının akması bahasına, evinden barkından çıkması bahasına ülkesini peşkeş çekebilmiştir.

Kan donduran gerçekler yaşanmıştır. Taraf da bulmuştur.

Müslüman halk kitlesi zulüm yapmamıştır. Ama yöneticilerin zulüm katsayısı haddi aşmıştır. Halk da susmakla ve hatta alkış tutmakla zulme ortak olmuştur. Masumların hukukunu savunmak bir yana, bahsetmek bile ateşten gömlek olmuştur. Hukuk dediğimiz kurum, suçu ispat etmesi gerekirken, nice insanı suçsuzluğunu ispata zorlamış ve tabiî ki ispat edemeyeni hapishanelere doldurmuştur. Terör suçu işlemeyen kadınların, eli kalem tutanların, bebeklerin hapiste ne işi var? Gerçek adalete, ferdin beraat-i zimmetini teslim eden hukuka susar hale gelmedik mi?

Millet adalet istiyor. Çok şey mi istiyor?

MASUM DA ZARAR GÖRÜR   

Yeni Asya’ya gelince… Bu gazetenin arkasında bir şahs-ı manevî vardır. Gelen musîbetten elbette payını almışlardır. Bu şahs-ı manevî’yi sorgulayalım mı, sorgulayalım: Evet, beşerdirler. Kendilerine göre kusurları yoktur diyemem. Melek olmadıklarına göre kusurları olacaktır.

Ama onlar zulme taraf olmamışlar, edna bir meyil bile göstermemişlerdir. Allah için uyarı görevini, her bedeli göze alarak yapa gelmişlerdir. Ona ağam, buna paşam dememişlerdir. Haram lokma yememişlerdir. Kuvvetin değil; hakkın, hukukun ve adaletin üstünlüğünü savunmuşlardır. İstibdadı nerede bulsalar sille vurmuşlar, milletin gerçek söz hakkını savunmuşlardır.

OKU:   Yahudilerin iki fesadı ne anlama geliyor?

Ellerinde altı bin sayfalık yazılı bir metin vardır. Noktası virgülüne bu metne sadık kalmaya çalışırlar. Bu metne göre kendilerini günde bin kez hesaba çekerler, mahşerde de bu metnin hesabını vereceklerine inanırlar.

Dipnotlar:
1- Enfal Sûresi: 25.
2- Hud Sûresi: 113.
3- Sözler, s. 199.
4- Mektubat, s. 420.

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir