Gençlikte ibadet

İstanbul’dan genç okuyucumuz: “Bizi ısrarla kendisine çeken günahlardan vazgeçmenin yolları nelerdir? Bazen his ve duygularıma yenik düştüğümü ve istemediğim halde günah işlediğimi fark ediyorum. Bu durumdan nasıl kurtulurum?”

 

En girift duyguların yaşandığı ve hayatın en çok heyecanlı ve yoğun duygulara sahne olduğu çağ hiç şüphesiz gençlik çağıdır. Allah’a kulluk açısından sorumluluk ve yükümlülüğe atılan adımla başlayan bu çağ, dînimizin özel ilgi alanına girer ve dikkat edildiğinde önemli müjdeler de bu süreç için yoğunluk kazanır.

Bir gencin, çocukluktan kurtulup ergenlik çağına adım atması, insan hayatını bir İlâhî disiplin altına almak isteyen yüce dînimizin artık ilgi ve hitap çemberine girmiş olmasından başka bir şey değildir.

Ebû Hüreyre’den (ra) gelen şu rivâyet bize gençlikte ibâdetin de, haramlardan sakınmanın da ne derece önem arz ettiğini önemle vurgular ve her gence Allah’ın özel himâyesini müjdeler: Allah Resûlü (asm) şöyle buyurmuştur: “Yedi sınıf insan vardır ki, Allah’ın himâyesinden başka hiçbir himâyenin bulunmadığı günde, Allah onları kendi müşfik himâyesine alacaktır: 1- Âdil yönetici, 2- Allah’a ibâdet zevkiyle yetişen genç, 3- Kalbi ibâdet yapılan yerlerde atan adam, 4- Birbirini sırf Allah için seven, Allah için bir araya gelen ve Allah için ayrılan fertler, 5- Müstesnâ güzellik sahibi bir kadın kendisini çağırdığında, ‘Ben Allah’tan korkarım!’ diyerek günaha yaklaşmayan adam, 6- Sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka veren kimse, 7- Tenha ve gizli yerlerde Allah’ı zikreden ve Allah korkusundan gözyaşı döken kimse.”1

Dikkat edilirse: İbâdetine bağlı, haramlardan sakınan, gizli yerlerde Allah için gözyaşı döken, mü’min kardeşini Allah için seven ve verdiğini gizli veren bir gencin, zikredilen bu yedi sınıfın beşine birden girmesi mümkündür. Vahyin gençler için doyulmaz müjdesidir bu.

Bir başka hadîste yine Peygamber Efendimiz (asm) ibâdette, Allah’ın emirlerine uymakta, haramlardan sakınmakta ve hissiyâtını tanımak ve aldanmamakta ihtiyarlara benzeyen gençleri, “gençlerin en hayırlısı” ifâdesiyle övmüştür.2

Allah’ın, hareket ve adımlarını Allah için kontrol altında tutmak isteyen gençleri böylesine eşsiz ve yüksek lütuflarla karşılamasının hikmetlerini açıklayan Bedîüzzaman Hazretleri, gençlik damarının akıldan ziyâde hissiyâtı dinlediğini, his ve hevesin ise kör olduğunu, sonucu görmediğini; bir gram hâzır lezzeti, ilerideki tonlarca yüksek lezzete tercih ettiğini kaydeder.3 Öyleyse, ne kadar zor olsa da, günahlardan uzak durmak ve nefsin taleplerine boyun eğmekten Allah’a sığınmak günahlara karşı siperimiz olacaktır.

Eğer günah işleme meyli insanda artar, insanın kalbini ve aklını esir alır, gözünü karartır ve aklını başından çıkartırsa, yapılacak tek şey yine Allah’a sığınmaktır. Günah cephesinden gelecek bütün taarruzlar imtihan sırrı içerisinde olağan taarruzlardır. Bunlara hazır olmalıyız. Hattâ günahların bu saldırıları yalnız gençlikte değil; hayatın her çağında gelir ve insanı en zayıf damarından yakalamaya çalışır. Bazı zaman şehvet duygusuyla gelir bu; bazen mal, mülk ve servet düşkünlüğü tarzında insanın yakasına yapışır; bazen gurur ve riyâ görüntüsü içindedir; bâzen amele güvenmek veya bağışlanacağından umudunu yitirmek biçiminde; bazen eğlencelerle; bazen hasetle, bazen kinle gelir ve hep hayırlı amel veya adımlarımızı kesintiye uğratmaya, söndürmeye ve salih amelimizi iptal ettirmeye çalışır. Ölene kadar bu böyle devam eder.

Günahların saldırılarının ömrün sonuna kadar kesilmediğini, iç cihadın sevaplı devamlılığı için nefs-i emmâre ölse bile, vazifesini damarların ve duyguların yaptığını unutmamalı, Allah’a sığınmaktan hiçbir şekilde vazgeçmemeli, Allah’ın rahmetinden de umudumuzu asla kesmemeliyiz.4 Unutmamalıyız ki, mü’minin derecesi, ancak bu iç savaşının devamlılığı ile yükselir.

Cenâb-ı Hak gençlerimizi bu zamanda nefis ve şeytan şerrinden muhafaza eylesin. Âmin.

Dipnotlar:
1- R. Sâlihîn, 375.
2- Kenz’ul-Ummâl, 15/776.
3- Sözler, S. 135.
4- Şuâlar, S. 293.