Gaybî işaretler

ASIRLARIN İMAMLARI ARASINDA BEDİÜZZAMAN

9- 1917 Yılında Birinci Dünya Harbinin yol açtığı yorgunluk ve yenilgilerle Osmanlı Devleti perişandır. İslâm âleminin her bir köşesi sömürgecilerin istilasındadır.

Bediüzzaman, esir olarak götürüldüğü Rusya’dan aynı sene içinde firar ederek İstanbul’a dönmüştür. Bu esnada bir rüya-yı sadıka görüyor.

Aynen kendisinden dinleyelim:

“Bir Cuma gecesinde nevm ile âlem-i misale girdim. Biri geldi, dedi:

“Mukadderat-ı İslâm için teşekkül eden bir meclis-i muhteşem seni istiyor.”

Gittim, gördüm ki, münevver, emsalini dünyada görmediğim, Selef-i Salihînden ve asârın (asırların) mebuslarından her asrın mebusları içinde bulunur bir meclis gördüm. Hicap edip kapıda durdum. Onlardan bir zat dedi ki:

“Ey felâket, helâket asrının adamı, senin de reyin var. Fikrini beyan et.”
Ayakta durup dedim:
“Sorun, cevap vereyim.”
Biri dedi: “Bu mağlûbiyetin neticesi ne olacak; galibiyette ne olurdu?”1

Bediüzzaman orada asırların mebusları, imamları ve müceddidleri tarafından, İslâmiyet’in geleceği ile ilgili sorulan sorulara, kıyamete kadar gelecek zamanların sahibi unvanıyla, vukufiyetle ve kıyamete kadar gelecek zamanlara ışık tutacak şekilde cevaplar veriyor. Bu cevaplar bugün Sünuhat adlı eserde yayınlanmış durumdadır.

HACI HASAN FEYZİ EFENDİ’NİN (KS) MÜJDESİ

10- Bediüzzaman Nurs’ta dünyaya geldiği gün, Denizli’de Melami tarikatı şeyhi Hacı Hasan Feyzi Efendi müritlerine keşfen şu müjdeyi veriyordu:

“Bu gün şarkta büyük bir veli dünyaya geldi. Bu zat zamanın sahibi ve asrın vekilidir. Beklenen zattır. Ona ulaştığınızda ona tabi olun! O iman hizmetini her şeyin üstünde tutar. Ziyaretinizde o kendisinin o olmadığını söylerse, bilin ki o odur!”

OKU:   Evrâd-ı Kudsiye

Şeyh Hasan Feyzi Efendi vefat ediyor. Bir halifesi daha vefat ediyor ve tarikatın son halifesi Muallim Hasan Feyzi’dir.

Altmış küsur sene sonra Bediüzzaman 64 talebesiyle Denizli’ye getiriliyor. Denizli âfâkında “Büyük bir âlim gelmiş!” diye bir haber yayılıyor. Melami tarikatının o günkü şeyhi de Muallim Hasan Feyzi’dir. Risaleleri inceleyen mahkeme heyetinin zabıt kâtibi kendi müritlerindendir. Zabıt kâtibi, incelenen risalelerden Muallim Hasan Feyzi’ye getirdikçe Hasan Feyzi bu büyük âlime karşı yüksek bir iştiyak duymaya başlıyor.

O GELDİĞİNDE SENİ HİZMET BAŞINDA GÖRSÜN!

Bediüzzaman tahliye olunca Muallim Hasan Feyzi şehir otelinde kendisini ziyaret ediyor. Fakat haşyetinden ve heyecanından şeyhinin verdiği haberden bahsedemiyor.
Ancak şeyhinin verdiği bütün işaretleri Bediüzzaman’da görüyor. Bediüzzaman ise onun hissiyâtını kalbinden okuyarak,

“Yok kardeşim! Ben O değilim. Sen yanlış geldin!” diyor.

Muallim Hasan Feyzi görür ki, risaleler baştan başa iman-ı kâmil ilmini veriyor.

Veda saati geldiğinde Bediüzzaman diyor ki:

“Kardaşım, şeyhin haklı olabilir! Ben de öyle birini bekliyorum. Risaleleri oku; birlikte hizmet edelim. O zata zemin hazırlayalım! O geldiğinde seni hizmet başında görsün!”2
İşte bu sözler Muallim Hasan Feyzi’yi kalbinden vuran sözlerdir. Hasan Feyzi şeyhlik tacını çıkarıyor, müritlerini toplayarak o tarihi konuşmasını yapıyor. Diyor ki:

“Bu tarikat meselesi benim için burada bitmiştir. Zamanın müceddidi buraya geldi. Şimdi vazife onundur. Ben şeyhimin vasiyetine uyarak Bediüzzaman’a tabi oluyorum. Tarikatta kalmak isteyen kendine şeyh bulsun. Benim arkamdan gelmek isteyenler gelsin, Bediüzzaman’a talebe olsun.”

OKU:   Aleyhisselâm ifadesi kimler için kullanılır?

Müritleri de aynı sadakatle:

“Sen nerede isen biz oradayız şeyhim!” diyorlar ve hep birlikte Bediüzzaman’ın talebesi oluyorlar.

Yarın inşaallah devam edelim.

Dipnotlar:
1- Sünuhat, s. 56
2- Hasan Feyzi Yüreğil, Denizli, 2006, s. 1-2

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir