Evliyalara gelen ilham

Murat AYNA: “Evliyaya gelen ilhamın mahiyeti hakkında bilgi verir misiniz? Gelen tüm ilhamın sahih olduğu kabul edilip uyulması gerekir mi? Nakil ile bilinen bazı öğretiler ile ilham arasında farklılık varsa, hangisine uyulmalı? Bir arkadaşım ilhamın senet kabul edilmediğini söylüyor, doğru mu? İlham eseri olan Risale-i Nur’un senet kabul edilip edilmemesini bu çerçevede değerlendirir misiniz?”

 

Evliyaya, insanlara, diğer canlılara değişik şekillerde ilhamlar gelir. Fakat her ilhamı insanın doğru algılayacağı şeklinde bir şart yoktur. İlham diye bilinen sözlerin doğrusu da olabilir, eğrisi de. Hakikat arayıcısı doğruyu eğriden ayıklar.

İlham ayrı, nakil ayrı, mihenk ayrıdır. Bu üçünü birbirine karıştırırsak hakikate ulaşamayız. İlham doğru olabilir de, olmayabilir de Nakil diye bilinen bilgi doğru olabilir de, olmayabilir de Hepsini mihenge vurmamız gerekiyor. Mihenk, Kur’ân ve Sünnettir.

Tamam; Kur’ân ve sünnet nakildir; fakat her nakil Kur’ân ve sünnetten olmayabilir.

Hakikat arayıcısı her nakli de, her ilhamı da mihenge vurur, yani Kur’ân ve sünnete vurur. Kur’ân ve sünneti esas alan aklı ile ölçer, biçer. Eğer doğru çıktı ise alır, doğru çıkmadı ise bırakır.

Risale-i Nur ilham eseridir; bu doğrudur. Bu bir vâkıadır. Bu cerh edilemez. Bediüzzaman Risale-i Nur’u ilhamen yazmıştır. Fakat Risale-i Nur gücünü, kuvvetini ilham eseri olmaktan almıyor. Risale-i Nur gücünü, kuvvetini Kur’ân ve sünnete uygunluktan alıyor! Alın onun tek bir sözünü; Kur’ân’a ve sünnete vurun. Bizzat tecrübe edin.

Nitekim Bediüzzaman Hazretleri kendisi diyor ki: “Kimse demez, ayranım ekşidir. Siz mihenge vurmadan almayınız. Zira, çok silik söz, ticarette geziyor. Hatta benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim. Veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyle ise, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın. Mihenge vurunuz. Eğer altın çıktı ise kalpte saklayınız. Bakır çıktı ise, çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz.”1

Bediüzzaman Hazretlerinin bu açık sözleri de ortada iken, Risale-i Nur üzerinde yetkili ve ilgili şahıslar tarafından şimdiye kadar yapılan hiçbir incelemede Kur’ân ve Sünnete aykırı bir hususun bulunamadığını da ayrı bir gerçek olarak teslim etmek gerekir.

Dipnotlar:
1- Münazarat, s. 11