Uğur Bey: “Allah’ım bizi dâvâmızda katında bir ruh ile teyid eyle.” ne demektir? Nasıl bir duâdır? Buna ulaşmanın yolları nelerdir?”
Hiçbir alanda duâ kapısı kapalı değildir ve duânın kapsamı sınırsızdır. Hayırlı iş ve faaliyetlerimizde Cenâb-ı Hakk’ın emir ve inayetiyle yardımını talep eden bir duâ metni olan bu ifade, kendisine peygamberlik görevi verilen Hazreti Musa’nın (as), bu dâvâda kendisine bir güç, kuvvet ve yardımcı olarak kardeşinin de görevlendirilmesini ve peygamberlik verilmesini ihtiva eden duâsından alınmış olmalıdır. Konuya dayalı âyetler şöyledir:
“Hani Rabbin Musa’ya buyurmuştu: ‘O Firavun kavmi denen zalimler topluluğuna git. Hâlâ sakınmayacaklar mı?’ Musa dedi: ‘Ya Rabbi! Onların beni yalanlamasından korkuyorum. Benim göğsüm daralır, dilim tutulur. Onun için Harun’a da peygamberlik ver.’”1
Bir diğer âyette de Hazreti Musa (as): “Kardeşim Harun benden güzel konuşur. Onu da yardımcı olarak benimle beraber gönder ki, beni tasdik etsin. Çünkü beni yalanlamalarından endişe ediyorum.” Allah buyurdu ki: “Kardeşinle gücüne güç katacağız. İkinize mu’cizelerimizle öyle bir üstünlük vereceğiz ki, hiçbir şekilde size erişemeyecekler. Siz ve size uyanlar galip geleceksiniz.”2
Din ve iman hizmetinde istikamet, tutarlılık, güçlü olmak, örnek olmak, başarılı ve verimli olmak önemlidir ve hemen hepsi de duâ neticesinde Allah’ın inayeti ve yardımıyla ulaşılabilecek kuvvetlerdendir.
Güç yetirilmeyen her ihtiyaca ulaşmak için en kısa ve en sağlam yol, dua ile Allah’a sığınmak ve Allah’tan istemektir.
Takdir Allah’ındır. Hüküm Allah’ındır. Emir ve irade Allah’ındır. Kendi dininin doğru ve beşerî zaaflardan uzak biçimde neşriyle ilgili hangi yardımların ne zaman verileceğine dayalı plânlama Allah’a aittir. Yardım Allah’tandır.
Nitekim Nasr Sûresinde Cenâb-ı Hak, “Allah’ın yardımı geldiği ve fetih verildiği zaman ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğün zaman Rabbine hamd ederek tesbih et.”3 buyurmakla, dilediği zaman dininin neşri için yardım edeceğini bildirir.
Çünkü bu dünya ve içinde yaşayanlar Allah’a ait olduğu gibi, bu din de Allah’a aittir. Allah kendi dinine ne zaman ve nasıl yardım edeceğini elbet Kendisi tayin ve takdir eder. Kula düşen ancak duâ etmek, görevini yaparken Allah’ın yardımını istemek, kendine ait kusur ve zaaflarla dinin zarar görmemesini ve her hal ve şartta bu dinin payidar olmasını dilemektir.
İşte Hazreti Musa (as) Cenâb-ı Hak’tan bunu istemiş; Cenâb-ı Mevlâ da kardeşi Harun’u peygamber göndermek suretiyle Hazreti Musa’nın (as) duâsını kabul etmiştir.
Dipnotlar:
1- Şuarâ Sûresi, 26/12,13.
2- Kasas Sûresi, 28/34, 35.
3- Nasr Sûresi, 110/1,2,3.
Benzer konuda makaleler:
- Allah´ın yardımını istemek
- Allah yardımını esirgemez
- Hikmetleriyle kısaca Hane-i saadet
- İhlâs ve uhuvvet
- Ad Koymak, Dini Nikah ve Mehir
- Kur´ân´ın sûre ve âyetlerinin tanzimi
- Resûl ile nebî farkı
- Sâlihler zincirinden bir demet
- Onu nefsimizden daha çok sevmek
- Namaz için uyandırmak
- Cenâb-ı Allah konuşuyor
- İhlâs, amel ve ilim
- Şerre ve deccala dua edilir mi?
- Nefsim
- Nefsimi nasıl yenebilirim?