Din’de Allah’ın rahmet mührü

Hüseyin Sönmez: “Bakara Sûresinin 286. âyetinde geçen ‘Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez. Ey Rabbimiz, bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme’ denmesinin hikmeti nedir?”

ALLAH, DİNİ KOLAY KILMIŞTIR

Allah dini ‘yaşanmaz ve zor’ emirlerle değil; ‘yaşanır, hayatın gerçeklerine uygun ve kolay’ emirlerle bize göndermiştir. Bediüzzaman’ın ifadesiyle dinin emirlerinde “teklif-i mâlâyutak yoktur.” 1 Allah dinde insana güç yetirebildiği işleri emretmiştir. Veya kişiyi, güç yetirebildiği iş ve emirlerden sorumlu tutmuştur. İbadet emirlerini kişinin güç yetirebilme sınırına kadar indirgemiştir.

Meselâ yolcu olana veya hasta olana orucu erteleme ve sonradan kaza etme izni vermesi2; oruç tutmaya güç yetiremeyen kişiye fidye verme yolunu göstermesi3; fidye verecek de gücü yoksa tamamen affetmesi; keza hasta olan kişinin namazını yapabileceği ölçüde kolaylaştırması4; yolcuya namazı kısaltma5 veya cem etme izni vermesi6 Allah’ın kullarına güç yetiremediği hususları emretmediğinin sadece görünen delillerindendir. Bu, Allah’ın şefkat ve merhametinin dindeki imzasıdır.

ALLAH DİLERSE ŞÜPHESİZ ZORU DA EMREDER

Oysa Allah dilerse elbette kullarını zor imtihanla da başbaşa bırakır. Allah yardım etmezse zor imtihanı başarmaya kulun gücü yetmez. Fakat zor imtihanlarda kendisine sığınan kullarına Allah hep yardım etmiştir.

Meselâ Züleyha, Yusuf Aleyhisselâm’a meylettiğinde, Yusuf Aleyhisselâm’ı bu şiddetli cazibeye kapılmaktan kurtaran Allah’ın burhanı ve rahmetidir. Kur’ân şöyle haber veriyor: “Andolsun, kadın ona (göz koyup) istek duymuştu. Eğer Rabbinin delilini görmemiş olsaydı, Yûsuf da ona istek duyacaktı.” 7

Amalika kavmi komutanı Calut, İsrailoğullarına saldırıyordu. Allah’ın seçtiği bir komutan olan Talut ise, İsrailoğullarından bir ordu toplayarak Calut ile savaştı. Bu savaş öncesinde Talut’un askerleri zor bir ihlâs imtihanından geçirildiler. Sıcak bir havada bir ırmaktan geçeceklerdi. Irmaktan su içmeleri haram kılınmıştı.

Kur’ân şöyle anlatıyor:

“Tâlût, ordu ile hareket edince, ‘Şüphesiz Allah, sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Kim onu tatmazsa işte o bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan başka’ dedi. İçlerinden pek azı hariç, hepsi ırmaktan içtiler. Tâlût ve onunla beraber iman edenler ırmağı geçince, (geride kalanlar) ‘Bugün bizim Câlût’a ve askerlerine karşı koyacak gücümüz yok’ dediler. Allah’a kavuşacaklarını kesin olarak bilenler (ırmağı geçenler) ise şu cevabı verdiler: ‘Allah’ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır. Allah, sabredenlerle beraberdir.’” 8

ZOR BİR İMTİHAN: İÇİMİZDEN GEÇENLERDEN SORUMLU TUTULMAK

Bakara Sûresinin 284. âyeti zor bir imtihandan haber veriyordu. Âyet şöyledir: “İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker.” 9 Bu âyet Ashab-ı Kirama çok ağır geldi. Resulullah Efendimiz’e (asm) ağlayarak şöyle dert yandılar:

“Ya Resulallah! Namaz, oruç, cihad, sadaka gibi gücümüzün yeteceği amellerle mükellef olduk. Şimdi ise bu âyet indirildi. Hâlbuki bizim buna gücümüz yetmeyecek. İnsanın içinde bazen öyle düşünceler dolaşır ki, dünyaları verseler bunların kalbinde bulunmasını arzu etmez!”

Peygamber Efendimiz (asm) ise:

“Siz de, sizden önceki Kitap ehli gibi, ‘Duyduk ve isyan ettik’ mi diyeceksiniz? Siz, ‘Duyduk ve itaat ettik, ey Rabbimiz bağışlamanı dileriz, dönüş ancak Sanadır’ deyiniz!” buyurdu.

O andan itibaren sahabeler “Semi’nâ ve ata’nâ ğufrâneke Rabbenâ ve ileyke’l-masîr” demeye aşladılar. Öyle ki bu ifadeyi dillerinde vird yaptılar ve bu virdi ağlayarak söyleye söyleye gönülleri yatıştı.

ALLAH, AF ÂYETLERİ GÖNDERİYOR

Sahabelerin bu halinden Allah razı oldu ve 285. âyet nazil oldu. Bu âyet, sahabelerin bu güzel zikirlerinden bahsediyor.

Ardından ise bir müjde, istiğfar ve duâ âyeti olarak, bahsettiğiniz 286. âyet nazil oldu. Bu âyet Allah’ın zorlukları emretmediğini bildiriyor ve ümmete Allah’ın razı olacağı biçimde duâ öğretiyor.

Âyet meâlen şöyledir:

“Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle duâ ediniz): ‘Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâ’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.’” 10

Dipnotlar:
1- Mektubat, s. 73; Şuâlar, s. 406.
2- Bakara Sûresi: 185.
3- Bakara Sûresi: 184.
4- Buhârî, 3/397.
5- Nisa Sûresi: 101.
6- Buharî, Taksir-i Salât, 571.
7- Yusuf Sûresi: 24.
8- Bakara Sûresi: 249.
9- Bakara Sûresi: 284.
10- Bakara Sûresi: 286.