Cehennem zulüm ülkesi değil

Emin Bey: “Bir arkadaşım, ‘Allah’ın güzel sıfatlarıyla yaratıp donattığı insana Cehennemde ceza vereceğini sanmıyorum. Ceza, Allah’ın merhametine sığar mı?’ diyor. Cehennemde cezanın şiddeti ne olacak?”

1- Cehennem zulüm ülkesi değil, Allah’ın Adl, Âdil, Kahhar, Gâlib, Celil, Hâkim, Aziz ve daha pek çok isimlerinin bir gereği olarak, suçların gerçek adalet içinde cezalarının verildiği bir azap ülkesidir. Mutlak yokluğa karşı hayır olarak yaratılmıştır. Beka âlemine ait pek çok vazifeleri var. Zebanî gibi pek çok hayat sahibi varlıkların celâl içinde meskenleridir.

2- Cehennemden, yani Allah’ın azabından korkanlar için Cenâb-ı Allah’ın Rahman, Rahîm, Äžafûr, Tevvab, Afüv isimlerinin gereği affı, bağışlaması, merhameti ve tövbeleri kabulü söz konusudur. Bu isim ve sıfatlar, Allah’tan her korkan kulu ateşten himâye eden bir şemsiye hükmünde—inşallah—imdadımızda bulunmaktadır.

3- Fakat Allah’ın güzel sıfatlarıyla güzel yarattığı o insan cinsinin, şeytana uyduğunda Cehenneme rahmet okutacak ne çirkin bir inkârın ve şirkin içine girdiği, ne vahşî zulümlere, haksızlıklara, acılara, ölümlere neden olduğu, dünyayı masumlara dar ettiği, Allah’ın, Allah’ın mahlûkatının ve Allah’ın kullarının hakkını ve hukukunu defalarca çiğnediği, pişman da olmadığı, tövbe de etmediği, bununla beraber dünyada hesabının da sorulmadığı çok vâki değil midir? Üstad Saîd Nursî’nin ifadesiyle; tıpkı bin mâsumların hukukunu çiğneyen bir zâlimi cezâlandırmak ve yüz mazlûm hayvanları parçalayan bir canavarı öldürmek, adâlet içinde mazlûmlara bin rahmet olduğu ve o zalimi affetmek ve canavarı serbest bırakmak, bir tek yolsuz merhamete mukabil, yüzer bîçârelere yüzer merhametsizlik olduğu gibi! 1 Mazlûm affetmezse zalimi Allah affeder mi?

4- Cehennem azabının şiddeti kişilere ve suçlara göre elbette değişiklik arz eder. Bize düşen inkâr etmek değil, Cenâb-ı Allah’ın Cehennem’de hak edene, hak ettiği kadar ve adâlet içinde cezâ vereceğine inanmak ve fakat tövbe edenleri ateşten koruyacağını umarak Cehennem azabından hem kendimiz için, hem bütün Mü’minler için sürekli olarak Allah’a sığınmaktır.

Dipnot: 1- Asâ-yı Mûsâ, s. 43