Allah´ın cemalini görmek

Şemsinur YALÇIN: “Cennetin en düşük mevkiinde olan bir kimsenin Cennetten istifadesi ne olacaktır? Diğerleri gibi her istediğini bulabilecek midir? Bu kimse diğer Cennet ehliyle görüşebilecek midir? Cenab-ı Hakkın Cemâlini görebilecek midir?”

 

Allah’ın rahmeti sonsuzdur, lütfu sınırsızdır, hazinesi geniştir. Her Cennet ehli en çok kendisinin nimetlendirildiğini düşünecek derecede, doyumsuz istek ve arzuları için Cennet nimetlerini yeterli bulacak, Allah’tan ve Allah’ın cömertçe ikrâmlarından fazlasıyla râzı olacak; makamı ve mevkîi ne olursa olsun, istediği herşeye Allah’ın lütfuyla kavuşacak, dilediği her an inşallah Allah’ın cemâlini görebilecektir. Çünkü Allah’ın cemâlini görmek, Allah’a imanın bir meyvesi ve mükâfatıdır.1 Rabbimiz iman sahibi kimselerin o gün ulaştıkları makamı şöyle müjdeliyor: “Yüzler var; o gün ışıl ışıldır. Rabbine bakarlar.”2

“Kişi sevdiğiyle beraberdir”3 hadis-i şerifinin, Cennette farklı makamlardaki dostların görüşme imkânlarının bulunduğuna işaret ettiğini bildiren Üstad Bediüzzaman Hazretleri, biri kusursuz, diğeri kör ve sağır olan iki dostun aynı bahçede aynı ziyafette hazır bulunmalarının dünyada dahi mümkün olduğunu, körlük ve sağırlık sıfatlarının iki dostun bir arada bulunmalarına engel teşkil etmediğini; fakat her birisinin görme ve işitme derecesine göre aldıkları zevkin farklı bulunduğunu, Cennette de bunun söz konusu olacağını, dostların makamları farklı da olsa, görüşebilmelerinin ayrı bir Cennet nimeti olduğunu kaydeder.4

Konuya dayalı iki müjdeli hadisi buraya alalım:

*Muğîre ibn-i Şube (ra) bildirdi: Resûlullah Efendimiz (asm) buyurdu ki: Hazret-i Mûsâ (as) Rabb’ine dedi:

“Cennet ehlinin makamca en düşüğü kimdir?”

Rabb-i Zülcelâl dedi ki: “Öyle bir kimsedir ki, Cennet ehli Cennete girdikten sonra o kimse gelir. Ona: ‘Cennete gir’ denilir.

O kimse Cenneti dolu görür ve şöyle der:

“Ey Rabb’im, herkes kendi yerine yerleşmiş, alacağını almış; benim girmem nasıl olacak?”

Hak Teâlâ buyurur ki: “Dünya krallarından bir kralın mülkü kadar bir mülke sahip olursan râzı olur musun?”

O kimse: “Râzıyım yâ Rabbi!” der.

Bunun üzerine Hak Teâlâ: “İşte öyle bir mülk senindir.. Bir o kadar daha, bir o kadar daha, bir o kadar daha, bir o kadar daha senindir. (Beş katı zikrolunduktan sonra)”

Adam sevinçle: “Râzı oldum Yâ Rabbi!” der. Bunun üzerine Rabb-i Kerîm:

“İşte bu kadar şey hep senindir. Bu kadar şeyin on misli daha senindir! Bundan başka nefsin neyi arzu ederse, gözün hangi şeyden hoşlanırsa, hepsi senindir!” buyurur.

Adam sevinç şoku içinde: “Râzı oldum yâ Rabbi!” der.

Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâm: “Yâ Rab! Ya Cennet ehlinin en yüksek makam sahipleri nasıldır?” diye sordu.

Rabb-i Rahîm buyurdu ki:

“Onlar öyle kimselerdir ki, onların hürmetine, bağ ve bahçelerini kendi kudret elimle diktim ve mühürledim. O öyle bir ikramdır ki, ne göz gördü, ne kulak işitti, ne de bir beşerin kalbinden geçti!”5

Dipnotlar:
1- Sözler, s. 593.
2- Kıyâmet Sûresi: 22,23.
3- Buhârî, Edep, 96.
4- Sözler, s. 460.
5- Müslim, Îmân, 312.