Zekât ve hayırlı hizmet

İzmir/Tire’den Sezâî Bey: “Zekâtlarımızı hayırlı hizmetlere tahsis ettiğimizde fukarânın hakkı yenmiş olmuyor mu? Bizler bu gibi güzel hizmetleri zekât karşılığı değil de, sırf içimizden doğan bir hayır isteği olarak ayrıca yapsak daha uygun olmaz mı?”

Allah’ın verdiği malı, varlığı ve serveti, Allah’ın gözetilmesini istediği yerlere, Allah rızâsı için infak etmekten daha güzel bir şey var mıdır? Kur’ân “vermeyi ve infak etmeyi” gayba îmân edenlerin en mümtaz ve takdir edilesi sıfatı olarak zikreder. “Onlar; gayba îmân ederler, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızktan infâk ederler.” (1)

Zekâtı Kur’ân’ın beyan ettiği sekiz sınıftan hangisine veya hangilerine tahsis edeceğimiz, zekât mükellefi olarak, tamâmen bizim inisiyatifimizdedir. İhtiyaç durumunu göz önüne alarak sadece bir sınıfa vermeyi tercih edebileceğimiz gibi, birden fazla sınıfa da dağıtım yapabiliriz. Eğer etrafımızda fukarâ ve hizmet birimleri gibi zekât verebileceğimiz birden fazla birim varsa, bunlardan birini tercih etmek veya bu birimler arasında uygun gördüklerimizi, bize yakınlık sırasına göre öne almak, ya da her birisine muhtelif oranlarda, ihtiyaç durumuna göre paylaştırmak biçiminde yollar izlenebilir.

Hiç şüphesiz zekât yeterli olmadığında, sırf hayır olarak, fazladan takdirimizle, Allah rızâsı için takviye infaklarda bulunmak ve mümkünse hem hizmet birimlerini, hem de fukarâyı elimizden geldiğince desteklemek, takdire ve makbûle şâyân bir davranıştır.

OKU:   Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz

Dipnot:
(1)Bakara Sûresi, 2/3.

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir