Yahudilerin iki fesadı ne anlama geliyor?

Nurettin Bey: “İsra Sûresi 4. Âyetin tefsiri olarak Sözler 366’da geçen, İsrail oğullarının iki kere fesat çıkaracağı meselesi nedir?”

DÜN NE İDİLERSE BU GÜN DE ODURLAR

İsrailoğulları Mısır’da Firavunlar zamanında hayli zulme uğramışlar; fakat kendilerini Firavun’un zulmünden kurtaran ve müstakil bir kimlik giydiren başta Hazret-i Musa (as) olmak üzere Peygamberlere ve temelde, vahye karşı hiçbir vefa göstermemişlerdir. İsrailoğullarının bu gün de savaşı vahye ve insanlığın ortak değerlerine karşı devam ediyor.

Onlar Hazret-i Yusuf’u (as) kuyuya atan ve babalarına “Yusuf’u kurt kaptı” diye yalan söyleyen on kardeşin torunları değil mi? Tıynetleri dün ne idiyse, bu gün de onu sergiliyorlar.

Veya bir atasözünün ifadesiyle: Yedisinde ne iseler, yetmişinde de odurlar. Hazret-i İsa (as) gibi bir ululazm Peygamberi putperestliğe karşı yalnız bırakan ve tanımayan Yahudiler, bunun kaderî cezasını Romalılar eliyle ödediler. Hazret-i İsa’dan sonra (MS. 66) yıllarında Roma İmparatorluğuna isyan ettiler ve Romalılar tarafından İsrail topraklarından sürüldüler. 1900’lü yıllara kadar o topraklara bir daha dönemediler.

1290’da İngiltere’den kovulan Yahudiler, 1306’da Fransa’dan, 1492’de İspanya’dan, 1497’de Portekiz’den büyük katliâmlardan geçirilerek kovuldular. Kovulan bu Yahudiler Latin Amerika’ya, Kuzey Afrika’ya, Osmanlı Devletine, Ukrayna’ya ve İsrail’e göç ettiler.

FİRAVUN, HZ. MUSA’YA (AS) KARŞI

Yirmi Beşinci Söz’de Kur’ân’ın îcâzına örnek olarak verilen âyetlerden birisi olan Bakara Sûresinin 49. Âyetinde Cenâb-ı Hak: “Hani, sizi azabın en kötüsüne uğratan, kadınlarınızı sağ bırakıp, oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden kurtarmıştık.” buyuruyor.

Bilindiği gibi Mısır tarihinde Mısır’ı yöneten krallara Firavun deniyordu. Hazret-i Yusuf’u (as) Mısır’a aziz yapan da, Hazret-i Yakup (as) ailesini Mısır’da en güzel topraklara yerleştiren de, sonraki yıllarda Mısır’da yayılıp çoğalan İsrailoğullarını köleleştiren ve en ağır işlerde çalıştıran da Firavunlardır.

Firavun II. Ramses bir rüya üzerine o günün kâhinlerinden, İsrail oğullarından bir erkek çocuğun kendi saltanatını yıkacağı bilgisini alıyor. Ve artık İsrail oğullarına zulüm üstüne zulüm yapıyor. Doğan kız çocuklarının bırakılmasını, erkek çocuklarının kesilmesini emrediyor. Gerisi malûm.

II. Ramses’in korktuğu başına geliyor. Hazret-i Musa’ya (as) karşı savaşıyor ve nihayet Kızıldeniz’den Hazret-i Musa’nın geçtiği yerden geçmek isterken deniz kavuşuyor. Sol elindeki kalkanını denizin dalgasına doğru tutan II. Ramses, dalgayı durduramayınca son nefesinde can havliyle, “İsrailoğulları’nın iman ettiğinden başka hiçbir ilâh olmadığına inandım. Ben de Müslümanlardandım”1 diyor.

Cenâb-ı Hak da ona: “Şimdi mi iman ettin? Oysa önce isyan etmiş ve fesatçılardan olmuştun!”2 buyuruyor.

Ve ardından Allah: “Biz de bugün senin bedenini kurtaracağız. Ta ki arkandan geleceklere ibret olsun.”3 buyurarak son nefeste imanın makbul olmadığını, sadece bedene necat vermeye yeteceğini bildiriyor.

Bediüzzaman, burada ilginç bir anekdot da geçiyor: “Firavun zamanında yapılan bir hâdise ünvânıyla, Yahudî milletinin ekser memleketlerde her asırda mâruz olduğu müteaddit katliâmları, kadın ve kızları hayat-ı beşeriye-i sefîhânede oynadıkları rolü ifade eder.”4

YAHUDİLERİN İKİ FESADI

Bediüzzaman’ın aynı sayfada tefsir ettiği âyetlerin birisi de İsra Sûresi 4. Âyettir. Bu âyette mealen: “Biz, Tevrat’ta İsrailoğullarına, ‘Yeryüzünde muhakkak iki defa fesat çıkaracaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz’ diye bildirdik.” buyuruluyor.

Tarih boyunca Yahudilerin fitne ve fesat pisliğinden ellerini çekmedikleri zaten görülüyor.

Meselâ: Hazret-i Musa’ya (as) ve Hazret-i Davud’a (as) yer yer isyan etmişler; şerlerinden bir ağaç kovuğuna saklanan Hazret-i Zekeriya’yı (as) ağaç ile birlikte kesmişler; Hazret-i Ermiya’yı (as) hapsetmişler; Hazret-i Yahya’yı (as) öldürmüşler ve nihayet Hazret-i İsa’yı (as) çarmıha gererek öldürmeye kalkışmışlardır.

Bediüzzaman ise Yahudilerin şu son asırda dünyayı sarsan iki fesadından haber veriyor:

1- Fakirleri zenginlerle çarpıştıran faiz belâsını dünyanın başına sarmaları.

2- Zulüm gördükleri galip devletlerden intikam almak için her nev’î fesat komitelerine ve teröre karışmaları ve her nev’î ihtilâle parmak karıştırmaları.5

Dipnotlar:

1- Yunus Sûresi: 90.
2- Yunus Sûresi: 91.
3- Yunus Sûresi: 92,
4- Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1994, s. 366.
5- Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1994, s. 366