Üç İhlâs okumamızın hikmeti nedir

Adana’dan Umut Bey: “Üç İhlâs okumamızın hikmeti nedir? Neden dört değil de, üç ihlâs okuyoruz?

İHLÂS SÛRESİ TEVHİD DERSİ VERİYOR

Kur’ân-ı Kerîm’in 112. Sûresi olan İhlâs Sûresi, Allah’ın birliğini, eşi ve benzeri olmadığını ve hiçbir şeye benzemediğini konu alır, tevhidi en halis biçimde ilân eder ve vahdaniyeti en güzel surette ispat eder. Sûrenin meali şöyledir:
“De ki: O Allah birdir. Allah Sameddir. O, doğurmamış ve doğrulmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur.”1
Peygamber Efendimiz (asm), İhlâs Sûresinin Kur’ân’ın üçte birine denk olduğunu haber vermiş, “İhlâs Sûresini okumak Kur’ân’ın üçte birine denktir.” buyurmuştur.2
Bir gün Resûlullah Efendimiz (asm):
“Ashabım! Kur’ân’ın üçte birisini bir gecede okumak size güçlük verir mi?” buyurdu.
Bu teklif ashâba güç gelmişti.
“Ya Resûlallah! Bizim hangimizin buna gücü yetişir?” dediler.
Peygamber Efendimiz (asm):
“İhlâs Sûresi Kur’ân’ın üçte biridir.” buyurdu.3
Dolayısıyla 3 ihlâs Sûresi okuyunca da Kur’ân hatmetmiş gibi sevap kazanılmış oluyor. Bu sebeple İslâm ümmeti o gün bu gündür İhlâs Sûresini hep 3’er defa okuya gelmiştir.

İHLÂS SÛRESİNDE SEVAP NEMALANIYOR

Bu hadislerin tefsirini Bedîüzzaman Hazretleri özetle şöyle yapıyor:
İhlâs Sûresinin harf sayısı Besmele ile beraber 69’dur.
İhlâs Sûresinin her bir harfinin nemalanmış sevap değeri 1500’dür.
Kur’ân’ın bütün sûrelerinin harf sayısı 300.620 (üç yüz bin altı yüz yirmi)’dir.
69 ile 1500 rakamını çarptığımızda, 103.500 (yüz üç bin beş yüz) ediyor ki, bu rakam bir defa İhlâs Sûresini okumanın Allah’ın rahmetiyle nemalanmış sevap sayısıdır.
Bu rakamı 3 ile çarptığımızda ise, 310.500 (üç yüz on bin beş yüz) ediyor ki, bu rakam da 3 defa İhlâs Sûresini okuduğumuzda Allah’ın rahmetiyle nemalanmış ve Kur’ân’ın umumunun harf sayısına ulaşmış sevap sayısını ifade ediyor.
Dolayısıyla bu hesaplamayla, 3 defa İhlâs Sûresini okumanın, Kur’ân’ın umumu kadar, yani bir Kur’ân hatmetmiş gibi sevap kazandıracağını anlamış bulunuyoruz.

Bu Nemalanma Nasıl Oluyor? Hesap Ortada
Üstad Saîd Nursî Hazretleri bu nemalanmanın sırrını şöyle açıklıyor:
İçine 1000 tane mısır ekilmiş bir tarla farz ediyoruz.
Hasat zamanında, başak başına 50’şer mısır tanesi veren 7 başaklı bir mısır bitkisi, neticede 350 (bütün tarlanın 3’te 1’i) mısır tanesini ürün olarak vermiş olmaktadır.
Oysa kökte tek bir mısır tanesi bulunmaktaydı.
İşte bir tek mısırın 350 mısırı netice verdiğini gördükten sonra; kökteki tek mısır için, bütün tarlaya atılan mısır tanelerinin 3’te 1’ine denk bir berekete sahip olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Demek, İhlâs Sûresindeki sevap ve feyiz bereketini müjdeleyen hadis-i şerif –hâşâ- hiç mübalâğa olmadığı gibi, gayet makul, gayet manalı ve gayet hakikatli bir esasa işaret etmiş bulunmaktadır.4

İHLÂS SÛRESİ TESLİSİ REDDEDİYOR, TEVHİDİ İSPAT EDİYOR

Bedîüzzaman Hazretleri, bu sûrede geçen “O doğurmamıştır ve doğrulmamıştır.” Âyetinin gâyet açık bir üslûpta gelişinin manasının, Hıristiyanlığın teslis inancına bir reddiye olarak, “Doğuran ve doğurulmuş olanların” İlâh olamayacağını beyan etmek, Hazret-i Îsâ’ya (as), Hazret-i Üzeyir’e (as), Melâikeye, Yıldızlara ve hak olmayan mabudlara ibâdet etmekten sakındırmak ve Cenâb-ı Hakk’ın “Ezelî ve Ebedî” olduğunu zihinlere nakşetmek olduğunu kaydeder.
Doğan, doğrulan, yiyen ve yedirilen nice aciz varlıkların “mabut” haline getirilmesi, ilâhlaştırılması ve putlaştırılması üzerine, insan dimağına inen bir Allah kelâmı olan Kur’ân’ın, Allah’ın sıfatlarından bahsederken, insanların anlayacağı biçimde, Allah’ın doğurmadığını, doğrulmadığını ve rızka muhtaç olmadığını nazara vermesi, “veciz ve anlaşılır” üslûbuna yakışan bir rahmet tecellisidir.

Dipnotlar:

1- İhlâs Sûresi, 112/1-4.
2 – Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân,1770.
3-  a.g.e., 1771.
4 – Sözler, s. 312.